Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Prof Dr Tuncay Akçadağ FSMVÜ Eğitim Fakültesi

http://blog.milliyet.com.tr/tuncayakcadag

14 Kasım '17

 
Kategori
Eğitim
 

“Öğrettikleriniz Artık Gereksiz” Üzerine

“Öğrettikleriniz Artık Gereksiz” Üzerine
 

PISA Direktörü "Öğrettikleriniz Artık Gereksiz"


PISA direktörü Andreas Schleicher demiş ki, “eğitiminiz dünya standartlarının çok gerisinde, dünyanın gidişine ayak uyduramıyor. Eğitimini toparlamış ülkelerin yaptıkları ile sizin yaptıklarınız örtüşmüyor. Onlar eğitimi amaç olarak değil birer araç olarak kullanıyorlar. Asıl amaç eğitilen bireylerin ne olması gerektiğidir. Eğitilen bireylerin ne olması gerektiğine ilişkin verilen karar da gelişmiş toplumlarda olduğu gibi bilgiyi üreten, ürettiği bilgiyi ürüne çeviren, daha ne olabilir sorusunu soran ve buna yanıt arayan bireyler olmalıdır. Bu durumun okula yansıması, ders konularının ve derslerde öğretilenlerin yaşamla bağlantılarını kurabilme; yani öğrendiklerini kullanır hale gelmeden geçmektedir. Bunları yaparken de onlara toplumsal değerlerle tutarlı ve farklılıklarla barışık olmalarını, başka düşüncelerin doğruluk paylarının olabileceğini göz önünde bulundurmalarını, ayrı olanın kötü olmadığını, farklılıkların zenginlik olduğunu anlamalarını sağlamalısınız. Tüm bunların mimarı, uygulayıcısı da öğretmenler olmalıdır. Öğretmenlerinize gereken önemi vermekten başka çıkar yol bulunmamaktadır. Öğretmenlerinize gereken önemi vermek demek ise onların niteliklerini artırmak, statülerini gerektiği gibi korumak olarak anlaşılmalıdır.”

Benim anladıklarım özet olarak böyle… Aslında sayın direktör yeni bir şeyler söylememiş. Aklını birazcık eğitimle bozmuş her eğitimci aşağı yukarı bunları görüp söyleyebiliyor. Tabi, pozisyon sahibi birinin söylemesi algısal olarak daha değişik biçimleniyor.

 Konuşulanlar beni Cumhuriyetin ilk yıllarındaki durumumuzu ve buna nasıl çareler aranıp bulunduğu döneme götürdü. Yeni Türkiye düzeninin savaşçı kadroları, ülkeye başta J. Dewey olmak üzere, çeşitli uzmanları davet edecekler ve Türk eğitimi nasıl kurtulur diye onlardan görüş alacaklardır. O kadrolar bu günden farklı olarak, uzman görüşlerini alıp kendi gerçeğimizi tanımlayarak bizim gerçeklerimize uygun bir modeli devreye sokmayı planlamışlar ve uygulamışlarıdır. Bunları da yine kendi eğitimci kadromuzla yapmışlardır. Bugünkü büyük hata ve eksiklik, eğitime yön verecek kadroların eğitimci olmamasından gelmektedir. Şu ya da bu nedenle liyakatin işletilememesi çözümün tıkacı olmaktadır.

Nedir bizim tanımlanmaya gereksinim duyduğumuz gerçeğimiz? Yukarıda PISA direktörü Andreas Schleicher’in tespitlerinden de anlaşılacağı gibi öğrencilerimiz öğrendiklerini uygulayamıyor ve ya okullardan mezun olsalar bile okuryazar olamıyorlar. Matematiği, fen bilimlerini, hatta ana dillerini kullanmayı bilmiyorlar. Öyleyse bu şartlarda, bunu sağlamanın yolunu tarif etmekten başka çare yok görünüyor. Tüm bunların oluşabilmesi için;

·         Mevcut okul yöneticisi atama kriterleri değiştirilip, okul yöneticilerinin derhal akademik ve uygulamalı eğitimleri planlanıp devreye sokulmalıdır. Okul yöneticileri uygun bir değişim planıyla eğitimli bireylere yerini bırakmalıdır.

·         Öğretmenlerin eğitimi iki biçimde ele alınmalıdır; hizmet öncesi ve hizmet içi. Hizmet öncesi eğitim için bu iş üniversitelerle devam ettirilecekse her eğitim fakültesi için bir uygulama okulu açma zorunluluğu getirilmelidir. Ya da mevcut okulları bu biçimde fakültelere bağlı uygulama okullarına dönüştürecek projeler başlatılmalıdır.

·         Öğretmen yetiştirmede her teorik dersin mutlaka uygulaması olacak biçimde ele alınması sağlanmalıdır. Formasyon gibi niteliği belirsiz ve sadece adaylara hak vermekten öte gitmeyen, günü kurtarma uygulamalarından derhal vaz geçilmelidir. Bu biçimde alınacak kararlar sistem mantığı içerisinde değerlendirilmelidir.

·         Senge’nin sistem yasalarından biri olan “bu günkü sorunlarınız dünkü çözümlerinizden kaynaklanır” ifadesinde anlam bulan ve inatla aynı yöntemle farklı sonuçlar almaya çalışılan, siyasi kadrolaşmaya son verilmeli, eğitimimiz dolayısıyla çocuklarımızın ve ülkemizin geleceği buna heba edilmemelidir. Kişi hangi görüşten olursa olsun, bilgiye ve yeterliliğe bakılmalıdır.

·         Hizmet içinde ise öğretmenlerimizi niteliğini artırıcı okul temelli eğitimler düzenlenmelidir. Bu eğitimlerin içeriği yukarıda sözü edilen akademik eğitimle aynı olmalıdır. Yani gelecek öğretmenlerle alanda çalışan öğretmenlerin bilgi ve anlayış olarak buluşmaları sağlanmalıdır.

·         Öğretmeni istenilen çıktıyı sağlamada yetkin hale getirecek hizmet içi seferberliğine kalkışılmalıdır. Buna gönül vermiş STK’larla işbirliği yapılmalıdır.

Kuşkusuz öneriler çoğaltılabilir. Sayın PISA direktörünün açıklamalarından hareket edecek olursak neler yapabileceğimizi belirlemeye çalıştım. Sonuç olarak “ancak biz yaparsak olur…”

 
Toplam blog
: 7
: 318
Kayıt tarihi
: 22.09.17
 
 

Dr. Tuncay AKÇADAĞ 12 Yıl Milli Eğitim Bakanlığı'nın okullarında sınıf öğretmenliği, müzik öğretm..