- Kategori
- Siyaset
"Siyasetin tek limanı ahlaktır"

Dikkat! - İçerisinde gizli "ahlak" motifleri vardır.
Hiç unutmam:
AKP ramazan umresi için başvuran 80 bin kişinin, bayramı Mekke'de geçireceği...
Ve dolayısıyla referandumda "evet"(!) oyu kullanamayacağı düşüncesi ile; sonu, "... 12 Eylül 2010 tarihine kadar tüm izinler ertelenmiştir" cümlesiyle biten bir genelge yayınlamıştı...
- Hz. Muhammed'in buyurduğu, "Ramazanda umre yapmak sevap yönünden hac yapmaya eşittir" demesine rağmen.
Ahlak-ı siyasetleri "bu" olanlar, yani;
Kişinin Allah'a yönelişini, ibadet özgürlüğünü engelleyenler...
Şimdilerde:
"Siyasetin tek limanı ahlaktır" demeye başladı...
Önümüz "ramazan"ya...
Vatandaşın dini ve ahlaki hisleri biraz daha kabarık olurya...
- Ne yapmak lazım?
Bu duyguları sömürmek lazım...
Onun/bunun için:
- "Siyasetin tek limanı ahlaktır" diyerek başlamak lazım.
Başka...
- Bu sözü, ağızlara sakız yapmak lazım.
Başka başka...
- Arkalarına fon yapıp önüne poz vermek lazım...
- Sonra mı?
Kendilerinin yemediği...
Çoluğuna çocuğuna da yedirmediği veya imtina ettiği
Beşinci/onuncu sınıf kalitesiz yardım paketleri hazırlamak lazım.
Dağıtmak lazım.
Üstüne de, "Siyasetin tek limanı ahlaktır" yazmak lazım...
(Bu; istisnasız her ramazanda mağdur edebiyatı dahil...
Ortaya karışık yapılan din/duygu sömürüsünün sadece bir örneğidir.)
Asıl konudan biraz uzaklaşır gibi olduk...
Tekrar hatırlayalım:
- Neydi başlığımız?
"Siyasetin tek limanı ahlaktır"
Bu söz; büyük söz.
İddialı söz.
Ağırlığı olan söz.
Ezici söz.
- Anlayana...
Dünya filozofların bile ortak nokta bulamadığı, birbirini yediği söz.
Bu yüzden herkesin söyleyemeyeceği söz.
Söylese de altından kalkamayacağı söz.
Hepsi, her şey, herkes bir tarafa...
"Siyasetin tek limanı ahlaktır" demek için önce o limanı bulmak lazım.
- O limana sahip olmak lazım.
Bana sorarsanız;
Her zamanki malum sözlerin bir başka versiyonu...
- Dışı güzel; içi boş, aslı astarı olmayan söz.
AKP sözü...
* * * * * *
Bugünkü yazım biraz kısa oldu, farkındayım.
- Dost var, düşman var.
"Baştan savdı" demesinler(!)
Aşağıda "öpmek ve çökmek" eylemlerinin tanımını yaptım.
- Tabii dilimin döndüğünce:
Dikkat!
- İçerisinde gizli "ahlak" motifleri vardır.
Ö P M E K
"Niye el öpüyorsun?" diye sormuşlar,
- "Bir yerlerden başlamak lazım" demiş(!)
- Kim?
- Öpücü...
"El öpmek sizi köleliğe doğru iter" diyen birine de:
"Siz niye diz çöküyorsunuz?" diye sormuşlar.
- Hala cevap alamamışlar...
El öpmek:
Sevgi, saygı, bağlılık, teşekkür belirtir.
Bir çoğumuza atadan, dededen, babadan kalmıştır, onlardan öğrenilmiştir.
Yani; bir çoğumuzun geleneğidir, göreneğidir.
Diz çökmek:
Merhamet ve af beklentisidir.
Baş eğmek, boyun bükmektir.
Çaresizliğin ve emir altına girmişliğin sembolüdür.
Ne örfümüzde, ne de adetimizde vardır.
Tarih şahittir...
- Öpülen eldeki niyettir, başın dik kalmasını sağlayan...
Esen kalın.