Cengiz Aytmatov’un Toprak Ana kitabını daha ortaokul yıllarında okumuştum. Kitap bir kadının ağzından anlatımıyla gelişir. Tolunay ana üç oğlunu ikinci dünya savaşında kaybeder. Savaş sonu oluşan olum..
Şimdi Dağılmış bir çocuk odası gibi bu kent, Oyuncaklar savrulmuş her yere Kadınlar , erkekler, çocuklar Apartmanlar, sıkışmış yıkılmak üzere ahşap evler Salaş lokantalar, ..
Ayrılık günlerinde öyle bir zaman diliminin içine düşülür ki, hızla gelecekteki günler yaşanmak istenir. Onu unuttuğun, ağız dolusu güldüğün, küçük sevinçleri yakaladığın, büyük başarıların yaşamı..
Mucizem Bir mucizeye inanmak istiyorum. Gelişine inanmak, Gel... Gel bütün kapılarım kilitsiz sana Pencerelerimde Temmuz güneşi Karanlık odalarımda Yıldız çoş..
‘’Hareket halindeki cehaletten daha korkunç hiçbir güç yoktur’’ On yedi yaşın heyecanı baharın ilk günlerinin pırıltısıyla buluşuyor, nerdeyse yolda seke seke yürüyordu. Şehreküstü yokuşunu hızl..
Sen yokken ve kendimleyken Ben Önce gözlerini Daha sonra bana gelişlerini Durakta beklerken, otobüsten inişini Ve kucaklaşmamızı Yolda yürürken Aniden durup, yüzü..
Yakadaydılar. İkisi de uçurumun karşılıklı iki yakasında. Nasıl neden geldiklerinin hiç önemi yoktu. Birbirlerine bakmadılar, göz göze gelmediler. Hatta birbirlerini hiç fark etmediler bile. Karşılık..
Ayaklarının üzerine doğruldu iyice dikkat kesildi. Gerçekten o muydu? Bulmuş muydu? Evet bulmuştu. Bulmuştu bulmasına ama yanında birkaç küçük kediyle oyunlar oynarken bulmuştu. Birden sırtındaki evde..
Dünyaya geldiğinde evi öyle büyük büyük sevinçler kaplamamıştı. Anne kedi habire doğuruyordu. Gelen en son yavruydu. Anne kedi "artık yeter" dediği anda altıncı yavru pat diye düşüvermişti rahminden. ..
Yorgun başımı Omzuna koyup, Boş bakışlarla Dünyayı izlesem. Sonra bir kar tanesinin Suya düşmesinin sesinde Sende olsam..
Karlı bir kış günü, yaşam denilen bu yola düşmüşüm. Yürümüş yürümüş de bir arpa boyu yol alamamış..