Aslında, bendim, yitik gecelerde ölen..İnsanlar, birbirinin ruhunu kanatırken, öldüm, bibirinin kanını içerken, altın kadehlere doldurup...Kendim seçtim, yitip..
Annelik...büyük bir kavram...İnsanı, hem heyecanlandıran, hem de ürküten, içinde hem var etmeyi, hem de yok etmeyi barındıran, ama insanı en çok ilgilendiren ve dokunulmazlığı olan, annelik...
Bu kitabı ilk okuduğumda daha çok gençtim ve pek birşey anladığımı söyleyemem. Zamanla birkaç kez daha okudum. Zaman buldukça da tekrar tekrar okuyorum. Her okuduğumda, başka bir kapı açılıyor önümde..
Sevda diye diye, girdim cehennemin kapısından..Dev zebaniler başucumda, alevden yapılmış yataklarda, girdim uykunun koynuna, yakmadı cehennemin ateşi, aşkının yaktığı kadar..
Girmeyin Tanrı ile arama... Bu çok özel bir durum çünkü..Tanrı ile ilk kavgam, seksen darbesinden önce babamın Sivas'ın bir köyüne, o günkü iktidar tarafından(Süleyman Demirel) sürülmesiyle başl..
'Onlar ümidin düşmanıdır sevgilim, akarsuyun, meyve çağında ağacın, serpilip gelişen hayatın düşmanı...Çünkü; Ölüm vurmuş damgasını alınlarına, çürüyen diş, dökülen et..'K..
Yok böyle birşey...inanmıyorum tüm bu olanlara, ve güzelim topraklarımızda olan bitene. En acı olanı da, büyük bir çoğunluğun hiçbirşey olmuyormuşcasına takındığı o kayıtsızlık. Farkında olmak insan..
Ya hiç birşey görmüyorsak. Ya gördüklerimiz, göremediklerimizin yanında küçücük kalıyorsa. Gözümüzün alabildiğine gördüğümüz herşey sadece bir kandırmacaysa.. Bu çok ürkütücü bir durum olurdu herhald..
Devlet Bakanı Said Yazıcıoğlu 'Bir zamanlar Alevilere elbise biçmeye çalıştık, bu uymadı. Uymadığına göre hep birlikte yeni bir elbise dikmek temel görevimizdir' demiş.Ben, bu ülkenin Alevi vata..
Yine ne kadar yaklaştık, yeni bir yıla. Böylesine hayal, görünmeyen, tutamadığımız, dokunamadığımız bir şeye neden canlıymış muamelesi yaparız onu da anlamış değilim ya, neyse...hem niye yeni ya ..
1962Tunceli doğumluyum.Lise mezunuyum. Çocukları ve okumayı çok seviyorum. Bunlara birde yazmay..