Hiç inanmak gelmiyor artık içimize. Belli ki saatleri inançsızlığa kurmuş kafir endişe. Haşa… Tanrının suçu değil içimizi kandıran şeytan, Şeytanı sever olmuş “bitti” derken son zaman; aşk durmuş..
Hangi rüzgârın adısın sen Tüm açık kapıları,pencereleri kapatmak işin oluyor Kuzey miyim, neyim ben? Geçiyorsun güneşi dokundurmadan, güller soluyor. Kimdir sana böy..
Siyah bir fonda renklendireceğim içimizi. Birazdan ellerini çizeceğim kapı tokmaklarına. Uğurlamıyor, karşılıyorum gel otur!. Belki, böylesi daha bir yakışacak baktığım boş duvarlara. Kırıl..
Ey sesimin kanadını kıran sessizlik! İçimdeki gece gündüz arası pus. Ey yollardaki tenhalık! Boşa akan öykülü su, kor kırmızı şiir, sarkaç yorgunu yalnızlık. Yoruluyoruz hep birlikt..
Bir İstanbul var. Benim İstanbul'um . Alır bağrına yalnızlığımı basar. Boğazın kıyısında hiç doğmamış bir balıkçı, hiç olmamış masama balık ve rakı koyar. Ben hep böyle sarhoş olurum. ..
Yanılmıyorsam siz şafak olmalısınız, her yanınızdan güneş tütüyor. Hem de nar rengi. Yok, hayır! Biraz kırmızıya çalıyor. Size aşk demeli. Sizin elleriniz güvercin, hem de..
Beni bugün unut, zamanla hatırlayacaksın nasıl olsa. Bütün taşlar bir bir yerine oturduğunda, hedeflere ulaşılıp tükettiğinde amaçları, içinde dolaşan koca bir boşlukta olacağım. Hani şöyl..
- Ağlamalar ne sana yakışır artık ne bana- Anlam değişikliğine uğradık sözlüklerde. Kavram karmaşasında kaybettik kendimizi. Değeri- değersizlikle, varı-yokla, çoğu-azla eşleştirirken, haya..
-Gölgemizden başka bir şey değildik- Seni, nereye koyacağımı bilemediğimdendir dönüp dururum. Nereye koysam yakışıyorsun. Mendil zamanında gözyaşıma, yokluğunda dört yanıma yakışıyorsun mes..
Ne tuhaf yaratıklarız biz seninle, tuhaflıkla aşkı öğüten iki değirmen taşı oluyoruz. Kendimizi aşındırdığını bilmeden dönüp duruyoruz. Bilmiyor muyuz sahi engellemez aşınmayı, birimiz yerinde duru..
Şiirlerim 1979 yılından bu yana yayınlanmakta. 50 ye yakın antolojide, 4 özel sayıda, edebiyat de..