Günümüzün uyuşturucusu : İş hayatı. Herkes deliler gibi çalışıyor. Gün ışımadan sıcacık yataklardan kalkarak düşülen yollar... Bilgisayar başında açma/poğaça/simit ile edile..
Sabah... Cep telefonunun alarmı çalar, aldırmazsın. Sonra bir daha çalar, bir daha... Bir daha. Tek gözünü açıp telefona uzanırsın. Gözün ekrandaki saati arar her iş günü aynı saate..
Sanırım insanın kendine yapabileceği en büyük kötülüklerden biri, belki de en kötüsü “sevmediği işi yapmak”. Yaşamımızın önemli bir bölümünü işyerinde geçirdiğimizi bile bile bu hataya düşmek..
Sizin işyerinizde de var mı onlardan? Benimki de soru mu ya? Olmaz mı! Her ofisin kendine özgü bir ortamı olsa da, nedense çalışanlar arasındaki “zor kişilikler”in hemen her işyerinde aynı olduğuna..
Madalyonun iki yüzü var aslında : Çocuk mu? Kariyer mi? “Birini seçmem gerekmiyor ki, ikisini de yaparım” dediğinizi duyar gibiyim. Yaparsınız tabii. Milyonlarca kadının yaptığı gibi. Fakat..
Biz kadınlar neden böyleyiz? Birbirimize ettiğimizi kim kime eder bu dünyada söyleyin bana! Bir kere itiraf edin: Erkek patronlarla (hatta patron olması da şart değil) çalışmak çok dah..
Uzun yıllar plazalarda dirsek çürütmüş, son yıllarda refahı evden çalışmakta bulmuş ikiz kız anne..