Yıldız Hanım gökyüzündeki evinin, nohut oda bakla sofasında mutlu mesut yaşardı. Kocası Ay Bey beyaz saçlı, beyaz yüzlü, beyaz gülüşlü, beyaz elleri olan bembeyaz bir adamdı. Rahatsız olurdu üstünü..
Günün kaçıncı saatindeyim belli değil. Zamanın geriye gittiği bir anda, işte yine ışık sızıyor tavandaki çatlaktan. Çatıda kiremitler de kırık anlaşılan .Yoksa, bu kadar kolay sızmaz bu ışık ama,..
Dolmuşun penceresine kafasını dayamış dalgın dalgın dışarıyı seyrediyordu.Uykulu gözleri gözkapaklarına direnmese de, dışarının görüntüsü bazen hızlı bazen yavaş gözbebeklerine doluyordu. O sırada..
Oturduğu sırça köşkün sırça penceresinden bana bakıyordu. Öyle renkli, öyle ışıl ışıl. Kışkırtıcı… Konuşmuyordu. Ama ben duyuyordum sözlerini. Buyurgan bir bakışla, soyun dedi bana. İrkildim. Saçmal..
Hayır, olmadı başaramadım, yapamadım, olmadı deyip mırıldanmaya başladı. Bir taraftan da odadan salona oradan mutfağa oradan bahçeye hızlı adımlarla yürüyordu. Dudakları habire mırıldanıyordu.’’Ben..
Kendimi eve kapatıp, gözlerimi saatlerce tavana diktiğim günlerde tanıdım onu. İki duvarın birleştiği köşede, aşağı doğru sarkıyordu. Minicikti. O benim varlığımın farkında bile değildi. Çeşitli har..
Gülümser üst katta ki komşum. Evde misin? Kahve içmeye sana geliyorum dedi, kapattı telefonu. Sesinden anlamıştım , çok gerilmişti bir şeylere.Benimde kahve vaktim çoktan geçmişti. Ben kahveyi hazır..
Metroya binmek için uzun bir tünelden geçmesi gerekiyordu. Ellerindeki poşetlerden kollarını uzamış sanmış, kendini maymuna dönmüş hissetmişti. Uzun zamandır böyle alış veriş yapmamıştı. İş çıkışı ha..