Hastalandığında sıkılma, eğer yapabiliyorsan evinde yat ve dinlen. Üzülme güçten düştüm diye, sinirlenme işlerim yarım kaldı diye. Mücadele etme soğuk algınlığınla. O bir misafir. Buyur et. Zaten i..
Nihayet, kapının önündeydim. Bembeyazdı. Krişleri, tokmağı, herşeyiyle bembeyaz. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyor, nefesim kesiliyordu. Elimi uzatıp, dokundum önce. Ağaçtandı. Nasıl oluyor da..
Siz hiç bir gülün açılışına şahit oldunuz mu? Önce dış yapraklarını açar tek tek. Sonra gonca görülür tüm zarafetiyle. Dışardan bakınca küçüktür, içindeyse bir hazine saklıdır. Hiç acelesi yoktur ..
Sınırlar... Kişisel sınırlarımız. Kendi kendimize bir şekilde oluştuduğumuz sınırlardan bahsediyorum. Oluşturduğumuz ve aşmamaya özen gösterdiğimiz. Zamanla da yerleşik hale gelip, orada bir yerler..
Kabanım ve şemsiyemle iniyorum arabadan. Mevsim kış, rüzgar, yağmur altında yine Foça’dayım. Derin bir nefes alıyorum önce. Etraf alabildiğine sessiz, evlerin kepenkleri kapalı. Yollar boş, sakin. ..
Uçsuz bucaksız çöller. Sadece sarı renk hakim. Yer incecik kumdan ibaret. Toprak değil, kum. Eksen ekemezsin, bir şey yetiştiremezsin. Yoksunluk diz boyu. Yokluk. Hiçlik. Sadece hiçlik. ..
BEN’i silince; SEN ile karşılaştım, SEN’i geçince, O’na ulaştım. Bir süre öylece dolaştım Pusulam kalbime dönünce O’ndan BİZ’e vardım. Harfle..
Gelin bugün başkaları için dua edelim. Kendimizden geçelim, sadece ona, onlara iyi dileklerimizi gönderelim. Sevdiklerimiz için, hatta tanımadıklarımız için gönlümüzden ışıklar saçalım. Kendim..
Birkaç gün önce lodos olanca şiddeti ile eserken, denizin kabardığına şahit oldum. Dalgalarını esen rüzgara uyumlamış, kıyıdan kıyıya fırlatıyordu kendini. Köpük köpük atıyordu deniz her bir damlas..
Hayat bir sofra. Aç olanı doyuruyor. Neye açsan, O’nu sunuyor. Kimi zaman börekler, çörekler, kimi zaman envai çeşit tatlılar buluyorsun bu sonsuz sofrada. Aşçı çok maharetli. İster kazandibi, muha..