Her yönden oldukça yoğun bir dönemdeyim. İşim yoğun, derslerim başımdan aşkın. Özel hayatım tam bir arap saçı. Bir dosta, sevdiğim bir filme, okumaya can atarak başladığım bir kitaba, kimi zaman yemek..
Hep yanlış anlatmışım. Aşk diye bir şey yokmuş. Acıtmak varmış. Ben seni düşünüyorum derken aslında hep kendini düşünmek varmış. Hep hesaplı olmak, göz boyamak, tutulmayacak sözler etmek varmış. Aşk..
‘Çok üzülüyorum’ dedi. ‘Ü-zül-me’ diyemedim. Hiçbir şey demedim….Çoğu zaman gerek yoktur da sözcüklere, aşk için, en çok da ölüm için. Yetersizdir sözcükler çünkü, kaybedendir. Hatta ki..
Dün akşam barda tecavüze, işkenceye tanık oldum ve tüm bu çirkinlik karşısında dehşete kapıldım. Barın kapanmasına yakın kızlı-erkekli bir grup bir-iki bira daha içmeye karar verir ve o sırada egzosc..
Çocuklarımızın üstüne titreriz, en güzel şeyler onların olsun isteriz; çünkü haklarıdır onların her şey. . . Kırk beşinci barbie bebeğinden sonra kırk altıncısını –ama bu pembe saçlı-alırken tereddüt ..
Söylüyorum işte size. Hiç de gücüm yokken, hiç yoktan güç uydurdum bir yerlerden. Tam üstüme uydu, çelikten bir maske gibi yüzüme yapıştı kaldı. Kaybettiğim kılıcımı da kuşandım. Her şeye yeniden başl..
Çok sevdik; ama ayrılık çanları ruhumuzu örseleyerek çalmaya başladı. Direnemedik ve sevgimize rağmen ayrıldık. Hayat eskisi gibi olabilir mi artık? Mutsuzsak yaşamdan, en kötüsü de kendimizden tat al..
Sevgiyi anlatmak bu kadar zor mu? Ayrılırken bile o kadar geçmişi, paylaşımı barındıran birinden bu kadar zor mudur ‘Seni çok seviyorum.’un dudaklardan özgürce dökülmesi. Göğsünü gere gere, korkusuzca..
Küçük bir hikaye vardır ya bilirsiniz belki. Bir ananın çok hayırsız bir oğlu varmış. Oğlan çalışmaz, yer içer kumar oynarmış. İçkiden suratı mor mormuş. Annesinden sürekli kumar parası istermiş, anne..
Günün birinde, çok eskilerde, belki tartışırken belki sarılırken, kimbilir belki de susarken bağlanıvermişsiniz birbirinize. Gri bir günde, gece mavisinde. Yaşamlarınız öylesine iç içe geçmiş ki, biri..