- Kategori
- Kişisel Gelişim
İnsan İnsan Olsa..

Görsel: http://www.arastiralim.com/
İnsan Olabilmek..(Bölüm 2)
İnsan olabilmek zor. İnsanlığın gereğini yerine getirebilmek zor. İnsanlığa yakışır bir biçimde hayatını devam ettirip, gerek özel hayatta gerekse toplum yaşamında insani değerlerin yükselişine katkıda bulunabilmek daha da zor. İmkansız değil ama çok zor..
Ne kadar kolaycıyız. Kolayımıza geldiği gibi anlamak, işimize geldiği gibi yaşamak ve egomuzu tatmin etmek için çabalamak neredeyse normal bir davranış halini almış. Bencilliğin had safhaya çıkması sanki başka canlıların problemiymiş gibi davranıyoruz. Oysaki insanlığın bu hale gelmesi hepimizin yüreğini acıtmalı. İçimiz kan ağlamalı bu halimizden..
Hayvanlar gibi güdülerin peşinde gitmek, onlar gibi yiyip içip çoğalmak sanki tek hedefmiş gibi davranılması ne kadar iç kanatıcı. Ele geçen fırsatların sadece hırsları ve arzuları tatmin etmek için kullanmak ne kadar yürek dağlayıcı.. Eskilerin eşref-i mahlukat dediği yaratılmışların en şereflisi olan insanın bugünkü vaziyeti akıllara seza..
Yaratıcı Kutsal Kitabında bu nedenle “insan zalim ve cahildir” demiş olmalı değil mi? Yine bir başka yerde de “İnsanı en güzel surette yarattık sonra da aşağıların aşağısına attık” diyor ya.. Evvel emirde bu ifadelerden bizim ders çıkartmamız gerekirken görülen manzara hiç de oralı olmadığımızdır. Hem biz hem de etrafımızda yığınla örneği mevcut..
Bir önceki yazıda belirttiğimiz Ortadoğu coğrafyasının içler acısı hali tam da bu ifadelerle örtüşmüyor mu? Sebebi de gayet açık. “Müslümanım” diyenlerin Müslümanca yaşamaması.. İnsan demekte bile zorlanacağımız kişilerin Müslüman olduklarını zannetmesi.. Ne kadar acı Yarab! Ne kadar utanılası! Ne kadar tefekkür edilesi!
Yine Kur’an’da yer alan şu ifade de bizlere akıl tokmağı olmalı. “Hala Kur’an’ı ince ince derin derin düşünmezler mi?” Düşünmedikleri meydanda. Aşikâr. Apaçık. Yoruma bile gerek yok aslında. Sakın ola ki bu satırlardan bizim Müslümanlara karşı bir husumetimiz olduğu sanılmasın. Asla ve kat’a! Aksine Müslüman olduğunu söyleyenlerin mükemmel birer Müslüman olmalarını arzu ediyoruz. Ediyoruz etmesine ama aynı zamanda utanıyoruz. Bu halden.. Bu acziyetten.. Bu yanlışlardan..
“Bir anlık tefekkür bin yıllık nafile ibadetten üstündür” diyen Sultanlar Sultanı bizim körü körüne bir şeylere inanmamızı mı istiyor, yoksa her şeyi derinliğine düşünmemizi mi? Körü körüne inananların hali pür melali ortadayken körlükte ısrar edilmemesi gerektiği de aşikâr aslında..
O zaman kendimizden başlayarak ince ince, derin derin, alabildiğine düşünmemiz; neyiz, kimiz, neciyiz sorularını kendimize sormamız; Yüce Yaratıcı’nın ve Sultanlar Sultanının bize gösterdiği yolda “insan”ı anlamaya çalışmamız gerekiyor. Çok değil, insanların sadece yüzde biri bile bu istikamette düşünebilirse kurtuluşumuz hiç de zor değil.
Tabi bu istikametin de özel koşulları var.. Onları da anlatmaya başlayalım ki meramımız iyice anlaşılsın.. Evvelce yazılan dizeleri de paylaşarak şimdilik nokta diyoruz. Bir dahaki yazı da buluşmak üzere..
Sevgi ve muhabbetle..
Murat HACIOĞLU
02.09.2013, Denizli
--- --- --- --- --- --- ---
BU KAVGALAR NEDENDİR
Bu kavgalar nedendir üç günlük ömür için
Sevgi varken kavgayı yeğleyenler insan mı?
Muhabbeti bırakıp beddua etmek niçin
Gönülleri gaflette eğleyenler insan mı?
Konuşmak yetecek mi kâmil insan olmaya
Aşk ile sonsuz ilme şamil insan olmaya
Muhabbet ki yol açar amil insan olmaya
Amelleri nefretle eğleyenler insan mı?
Yesen içsen doymazsın, sonsuzluk senin mayan
Mesuttur hakikatte dünyaya aldanmayan
İşte gerçek ortada deliller olmuş ayan
Hakikati tefritle eğleyenler insan mı?
Hacıoğlu mahzundur seyrederken âlemi
Vehimden gayrılıklar gayrederken âlemi
Sahibi Yüce Sultan hayrederken âlemi
Şerleri de ifratla eğleyenler insan mı?
(10.07, 4 Kasım 2011,Denizli)
--- --- --- --- --- --- --- --- --- ---