İstanbul Hikayeleri C.B.G. 2-

İstanbul Boğazı ve vapur yolculukları, İstanbul'un olmazsa olmazları... En çok özlenilenlerinden biri... Şimdi İstanbul'da olmak vardı anasını satayım derken, bahsi geçirilenlerden birisi de bir vapurun yan tarafıdır... ama bu gün benim bahsedeceğim bir vapurun kıç tarafı (pervane üstü)...

18.20 Eminönü-Boğaz hat vapuru... Günün en güzel saatlerinin geçirildiği 1 saat 20 dakikalık yolculuk... Vapurdaki insanların birbirleriyle iyice ahbap olduğu, muhabbetin en güzellerinin yapıldığı eğlenceli bir yerdir (en azından öyleydi)...

Bu vapurun pervane üstü tayfası biraz diğer yolculardan farklıdır... Neredeyse her akşam yoklama verilir...

Vapur Eminönü'nden kalkar, Beşiktaş'tan diğer yolcularını alır ve Paşabahçe'ye doğru yol alır, en son yolcularını ise Beykoz'da bırakır...

Baharla beraber pervane üstü hareketlenir... Bir kişi turşu getirir, bir diğeri peynir, başkası su, bir diğeri ise rakı... Her akşamın görevlileri kendilerini bilir ve sofra kurulur...

Boğaz Manzarası, guruba karşı kalkan kadehler, pervanenin beyazlattığı sular ve dışarıdan sadece misafir olunabilen sofra...

Bu sofradan mı feyiz alarak boğazda yemekli tekne gezileri düzenlenmeye başlandı bilemiyorum ama... Bazen hayatı zevkli hale getirmek için çok paraya ihtiyaç olmadığını gösteren bir yerdi pervane üstü... Hepsi haftalıkçı çalışanların muhteşem sofraları...

Hatta bir gün bu sofradan haberdar olan bir vapur kaptanının (süvari) pervane üstü yolcusunu vapurdan indirmediği ve Beykoz'da miçolardan birini gönderip meze ve rakı takviyesi yaparak halatları çözdürdüğü ve Boğaz gezintisine devam ettikleri söylene de gelmiştir... Bilemem bir şehir efsanesidir yada gerçektir ama keyfine düşkün bir kaptanla çok fazla olası görünüyor benim gözüme...