- Kategori
- Dostluk
Köklü bir dostluğun anatomisi ve Mesrure Samanlı Öğretmen - 2

Semra Şahin: "Dostta var, postta var, dostta yok, postta yok" Dedi. www.kimsenkimsin.com
KÖKLÜ BİR DOSTLUĞUN PORTRESİ
II. BÖLÜM
MESRURE ÖĞRETMENİMDEN GELEN DOSTLUK MEKTUBU
Saygıdeğer Hocam Semra Hanım;
(Hocamı yesinler)
…
……
……..
DEĞERLİ ARKADAŞIM SAYGIN DOST;
Sana mektup yazacağımı söylediğim günden beri bir yürek çarpıntısı yaşıyorum. Ben her mektup yazmalarda böyle oluyorum.
Ağabeyime de yazarken, babama da yazarken aynısı….
Mektup yazmak çok güzel bir heyecan bence…
Hele o mektubu bir dostuna, sırdaşına, önemli saydığın bir yürekdaşına yazıyorsan daha da anlamlı öyle değil mi…
Bir taşra kazasından, üniversitede doçent bir hocaya yazmak da işin tuzu biberi…
Eh artık sizde, imla ve benzeri hatalarımızı görmeyeceksiniz…
Ben mektup yazmayı, sevgiyi sunmak olarak da algılıyorum…
Sevginin yazıyla konuşturulması gibi bir şey……
DEĞERLİ ARKADAŞIM SAYGIN DOST;
Geçen hafta, postaneden yaptığım telefon konuşmamızda sesin çok kısıktı üşütmüştün. Umarım şimdi çok daha iyisindir.
Tarçınlı, karanfilli, limonlu ıhlamuru sakın ihmal etme…
O illet sigaradan da uzak tur lütfen…!
Gerçi az içiyorum diyorsun ama yinede içmeyebilsen keşke…
Okullarımızda, öğretmenlerimiz ve idareciler, öğrencilerimize sigara içmek konusunda disiplin kurallarını uygulayarak cezalar veriyorlar, oysa kendileri ne yapıyorlar, öğrencilerimizin karşısında (fosur fosur) içiyorlar…
Şimdi düşünsenize, bu durum nedir..?
Hani diyorlar ya, Nasreddin Hoca Misali, “Dediğimi yap, gittiğim yoldan gitme…! Ne kadar yanlış değil mi…?
Allaha şükür hiçbir öğrencime bu konuda kötü bir örnek olmadım…
Annenin durumuna gerçekten bende çok üzülüyorum. Cağın illet hastalığı…
Esasında kanserin ilacının bulunmuş olduğu kesin. Ama dünyanın tröst ilaç sektörü ölümlerin çoğalmasından nemalanıyor. Böylece insan oğlunun ölümlerini zevkle seyrediyorlar…
Bak ömrümüz vefa ederse göreceğiz önümüzdeki 20-50 yıl arasında insanların klonlanarak yeniden hayata döndürülmesi gibi bir gelişme olacak sanmaktayım.
Tıp Bilimi müthiş bir ivme ile çağın teknolojilerine gebe, ha bire doğuruyor, ha bire sanki ikiz, üçüz, dördüz, beşizler….
DEĞERLİ SEMRA DOSTUM;
İnan ki Nefise Teyze daha çok uzun yıllar daha yaşayacaktır.
Bilirsin, ben her Perşembe gecesi sabaha kadar kuran okurum, kimse bilmez bu durumu senden başka.
Her cüzün sonunda da, Yüce Mevla’mızdan, Nefise Teyzeme sağlığı için dua niyaz ediyorum.
Demek dokunsalar ağlayacaksın. O halde dokunmuyoruz… Ama bana kuşlar senin çok üzüntülü olduğunu söylediler.
Dokunmamışlar. Yine de ağlamışsın; dostun gözünden akan bir damla yaşın yeryüzündeki bütün gölleri, Tuz Gölü yaptığını bilmez gibisin…
Bak çok ağlama , bizim göller Tuz Gölü olup taşar ve yollar kapanır, köyleri seller basar…
Tuzlu suyla bitkiler kurur, hayvanlar ölür….
SEVGİLİ SEMRA’CIĞIM;
Biliyor musun, eğer yer yüzündeki bütün elleri bir masanın üstüne sıra sıra dizseler ve ellerden başka bir şey görünmese, ben senin ellerini tanırım…!
Nasıl hiç merak ettin mi..?
Yüce Mevla sana farkı ve özge öylesine güzel bir özellik vermiş ki, bunun kıymetini bil tamam mı…?
Sağ elinin sol elinden herkesin fark edemeyeceği kadar biraz küçük olması…
Belki şöyle de olabilir…;
Sağ elin küçük az alacaksın, sol elin biraz daha büyük çok vereceksin…
Veren el daima alan elden üstünmüş…
Doçentlik tezini tamamlayabiliyor musun. İstersen müsveddelerin bir bölümünü bana gönder, bende yazarak sana destek vereyim.
Burada zaman çok zor geçiyor.
Yalnız bir hanım öğretmen olarak çevresel koşullara ayak uydurabilmek oldukça zor. Allah’tan annem yine geldi de biraz rahatladım.
Kulaklarını çınlatıyoruz, akşamları soba üzerinde kestaneleri pişirip yerken…
Dün bir bayan öğretmen daha tayinle geldi okulumuza. Çok tedirgindi… Üstelikte burada bir tanıdıkları varmış. Onlarda da kalacak…. Ya ben ne yapayım, yıllardır, Anadolu’nun okullarında, kız başıma mücadele etmekteyim.
Kendimce, dilim döndüğünce rahatlatmaya çalıştım. Sanıyorum başarılı da oldum.
Sıkıldıkça bana gel dedim.
Sakın siyasete bulaşma, seni bazı arkadaşlarımız siyasi olarak etki altına almak isteyeceklerdir hepsine biraz biraz gülücük dağıt ama taraf olma dedim.
Şimdi sen bana belki kızacaksın. Diyorsun ya renk belirgin olmalı diye….
Benim de tabiî ki düşüncemde ve yüreğimde bir rengim var… Ama bu renk öncelikle ay ve yıldızı oluşturan renkler…
Haberlerde yine iki üç vatan evladının sokak anarşisine kurban gittiğini duyunca bunu yapabilenlere nefretimi yolluyorum.
Nasıl bir duygu bu …
Aynı bayrak altında, aynı vatan topraklarında, aynı suyu, aynı havayı…
….
Olabilir mi böyle bir şey…
Türkiye üzerine yıllarca oynanan oyunlar bunlar öyle değil mi… Geçen süreçte, ne zor şartlar altında üniversite öğrenimi gördüğümüzü bilirsin…
Neden dostluklarımızın, kardeşliklerimizin, sevgilerimizin kıymetinden uzaklaşıyor da, kötülüklerin yandaşı oluyoruz anlamak mümkün değil…
Hayat bir gölün donmuş ince buz tabakası üzerinde yürümek kadar hassas dengeler üzerinde kurulu öyle değil mi..?
Çok önemli bir noksanımız bu.
Sorunda buradan salgın bir hastalık virüsü gibi yayılmakta.
Ne mi o..?
Kıymeti kavranamayan, tutarlı korunmayan dostluklar…
Dost diyor, iyi niyeti suiistimal ediyor…
İnsanların dostum, kardeşim dediği insanlar üzerinde çok daha hassas olması gerekmez mi.. ?
“Kardeşlerimi Allah yarattı, dostlarımı ben buldum” diyen ünlü düşünür, ne kadar doğru söylememiş mi…?
Dün gazetede insanlık adına utanç verici bir haber okudum. Kız kardeşini töre emri gereği ağabeyi öldürmüş..
Bu nasıl insanlık…
Semra’cığım insanlığın neresindeyiz bizler…
Ben Öğretmen olarak öğrencilerime hep iyiliklerden söz ederken, zaman zaman onlar, kötü olanlara karşı ne yapmalıyız derler, bende derim ki, sen yine de iyilik yapmaya çalış ona ve kendine…
Kendime nasıl iyilik yapacağım öğretmenim? derler.
Baktın ki iyiliklerine kötülükler yapılmakta, hızla oradan uzaklaş, işte o zaman kendine iyilik yapmış olacaksın…
Her şey kararında olmalı değil mi..?
Bu durmak istediğin zaman aniden frene basmaya benziyor. Çünkü frene basmak kolay olduğu kadar tehlikelidir de.
Asıl mesele sürati ayarlamak, tehlikeyi sezmek ve frenin son direncini kaybedeceği, son anı hesaba katmaktır. Hem ölçü, hem zaman işi yani…
DEĞERLİ SEMRA DOSTUM;
Ben üç mektup yazmadıkça senden bir mektup gelmiyor…
Ama bu durum benim sana yazmamı engellemiyor. Asıl mektup gelmediğinde yazılmalı.
Çünkü yazmamakta bir mektuptur; Yazılandan daha güçlü satırlar içeren. Susmak ve konuşmak yerini bulduğunda ortaya çıkar melodiler.
Piyanonun tuşları yan yana durdukları halde susmayı bildiklerinden dinletiyorlar kendilerini.
Kemanın üzerine dayanan sessiz insan çenesi ile flörtü sonrası o yürek esriği sesler…
SEVGİLİ DOST , ÖZLEDİM SENİ ÖZLEM YAZDIRIYOR
Yazın buharlaşmayacak, kışın donmayacak, sonbaharda yapraklarını dökmeyecek, yani hep aynı kalacak, yada artacak sevgi.
Altını görünce gümüşten, gümüşü görünce bakırdan vazgeçmeyecek. “
İstediğin zaman lambayı söndür.
Senin karanlığını da tanır ve severim” diyecek….
Bak yine saatler su gibi akıp gitti derler ya öyle oldu.
Annem yat kızım, yat kızım diye ikide bir söyleniyor, sonrasında da horluyor…
Horluyorsun diyorum, haydi oradan ben hiç horlamam diyor…
Canım arkadaşım iyi ki seni tanımışım.
Eşine ve sana sonsuz sevgilerimi sunuyorum.
Buralara gelseniz istiyorum ama, buralar zor…
İnşallah ben ilk tatil sürecinde size geleceğim…
Kereviz yapacak mısın yine…?
Bizim mutfak kültürümüzde olmayan o yemeği ben senle çok sevdim…
Gönlünde açan gülleri göz yaşlarınla ıslatma.
Sev onları kendini sevdiğin kadar ve bir bir kokla.
Hisset sana anlattıklarımı. Şimdi işitiyorsun değil mi..?
Yarın saat 20.00 de gökyüzüne bak ay ve yıldızları gör. Bende bakacağım aynı saatlerde…
Dualarımı Nefise Teyzeme ve iyilik candaşlarına sunacağım…
Sende bir bir, yakala oldu mu…?
Bana da el sallamayı unutma…!
Aneminde selamları var…
Sevgilerimle. Öpüldünüz.
Sürprizzzzzzzzz; İYİKİ DOĞDUN SEMRA….!
İMZASI
Mesrure Samanlı
15.03.1993 ŞARKIŞLA
….
….
….
Sürprizzzzzzzzz; İYİKİ DOĞDUN MESRURE….!
13.09.2010
Semra Şahin
TÜKETİCİ KÖŞESİNDE
“SEMRA ABLANIZ”
E-BİLGİ İÇİN: bizebilgi@hotmail.com
ÖNEMLİ DİPNOT BİLGİSİ:
Tüketici Köşesinde, “Semra Ablanız” Milliyet Blog sayfalarımdaki yazı ve resimlerimi,
İsmim, Soy İsmim ve yazının Kaynak linkinin gösterilmesi suretiyle alabilirsiniz.
Yazılarımın tüm telif hakları, “TÜKORDER” Tüketiciyi Koruma ve Bilinçlendirme Derneği Genel Merkezi’ne aittir.