- Kategori
- Anılar
Serebral palsi’li yeğenim Aslı ile Hatay’da şöyle bir gezelim dedik.
Yüzde 93 serebral palsi engelli olması ve tek el parmağıyla dört kitap yazan yeğenim Aslı ile iftihar ediyorum.
Yüzde 93 engelli yeğenim Aslı, annesiyle birlikte İnönü Caddesi Susuzdede semtinde bir apartmanda oturur.
Uzun bir süre önceden apartmanın önündeki araba park yerlerinden birine otomobilimizi koymak için belediyeye dilekçe vermiştik. Bir kaç gün önce nihayet engelli levhası diktiler. (İzmir Belediyesine bu duyarlılığından ötürü teşekkür ediyoruz.)
Ama!.. Gelin görün ki levhayı gördükleri halde çevreden birçok kişi bu engelli park yerine arabalarını bırakıyorlar, dolayısıyla kardeşim de arabasını evden uzaklarda bulduğu bir yere bırakmak zorunda kalıyor.
Yeğenim ağır engelli olduğundan, tek başına dışarıya çıkıp dolaşamaz.
Bir sabah yeğenimi tekerlekli sandalyesine oturtup, emniyet bantlarıyla bağlayıp dışarı çıkardım. Niyetimiz dayı / yeğen biraz Hatay semtine doğru dolaşmak. (Hay çıkmaz olaydık, dolaşmak ne mümkün!..)
Kaldırımda konuşa konuşa ilerliyorduk ki… Heyula gibi bir araba kaldırıma çıkıp park etti. İçinden çıkan sanki kaldırımların efendisi sürücü (!) şaşkın bakışlarımıza aldırmadan boş gözlerle bize baktı, yürüdü gitti. Biz de ister istemez zoraki caddeye indik. Korna sesleri arasında kendimizi kaldırımın diğer tarafına dar attık…
Biraz daha yürüdük. Işıklardan karşıya geçip Kahve Diyarı’nda birer kahve içelim dedik.
Işıklar bize yeşil yandığında karşıya geçene kadar akla karayı seçtik. Çünkü arabalar tüm yayalara aldırmadan vızır vızır geçiyorlardı. Çoğu da taksi plakalıydı. Yine de kahvelerimizi içerken keyfimizi bozmamaya çalıştık.
Ama… Bu arada eve nasıl döneceğimizi varın siz tahayyül edin artık…