Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Eylül '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

''Bir aşk filmi çevirseniz, biz de oynasak!''

''Bir aşk filmi çevirseniz, biz de oynasak!''
 

Antalya Büyükşehir Belediyesi bu yıl, 46. Antalya Altınportakal Film Festivali'ne yeni bir konsept getirdi; ''Halkın Portakalı Kısa Film Yarışması''

Adı üstünde halka, dolayısıyla tüm amatörlere açık olan bu yarışmaya, biz de 5 kişilik bir ekiple katıldık ve anılarımızdan hiç çıkmayacak, kâh hüzünlü, kâh neşeli, kâh düşündürücü, pekçok ilginç olay yaşadık...

Daha çok bir macera olarak başladığımız bu etkinlik sebebiyle, 2 hafta boyunca, ciddi ve yorucu ama bir o kadar da keyifli olan bir eğitim süreci geçirdik.
...
Yoğun çalışmaların ardından,''okuma yazma bilmeyen kadınların eğitimi'' esnasında geçen, son derece yalın, hoş ve anlamlı bir kısa öykü oluşturduk.

Senaryomuzu yazdık.

Gerçekliği yansıtsın
düşüncesiyle, sürekli olarak gönüllü eğitim çalışmaları yaptığımız, yoğun göç alan ve okuma yazma oranının son derece düşük olduğu, Antalya'nın bir kenar mahallesinde, film setimizi hazırlamaya başladık.

Oyuncularımızı da aynı mahallede yaşayan kadınlardan belirledik.

Bir yandan araç, gereç, mekân çalışmalarımızı yaptık, diğer yandan yakından tanıdığımızı düşündüğümüz kadınların bu kez rollere uygunluğunu ve gönüllülüğünü tesbit etmeye çalıştık.
...
İşte bu çalışmaları yaptığımız günlerden birindeyiz.

Çağrıda bulunduğumuz kadınların hepsi son derece istekli ve kararlılar ama biz onlara olayın ciddiyetini
anlatabilmek için birbirimizle yarışıyoruz.

Endişemiz, sinema perdesinde görünecek bu kadınların, eşlerince ya da çevrelerince şiddete maruz kalmaları,
psikolojikman hırpalanma ihtimalleri...

Sonuçta ufacık roller de olsa, hepsi oyunculuk yapacak ve en azından festival süresince defalarca kentin
değişik mekânlarında beyaz perdede görünecekler...Ters bir durum olmasın istiyoruz.

Biz ''nasıl anlatalım, onları nasıl uyaralım, nasıl bilgilendirelim?'' diye düşünürken, kadınlardan birisi bana diyor ki;

-Hocam ya, bir aşk filmi çevirseydiniz keşke, öf ne güzel oynardık...(!)

Bir diğeri ;
-Ah! Benim hikayemi bir bilsen hocam, 14 yaşında kocam beni kaçırdıydı da...diye söze başlıyor

Bir başkası;
-Size bir anlatsam, benim hayatım film...diyor

Birisi gülerek anlatıyor;
-Kocam beni hiç dövmez, ama o dedi ki;''madem dayak yemiş bir kadını canlandıracaksın, gel gözüne bir yumruk atayım da inandırıcı olsun''...

Rolünü anlatmaya çalıştığım bir başka kadın;
-Daha iyi oynamam için senaryoyu okumam gerekmez mi? diyor...

Bir başkası;
-Eğer yüzüm görünmeyecekse, ben boşyere buralara gelmeyeyim... diyor

İyi oynayamadığı için rolünü değiştirdiğimiz bir başkası;
-Moralim bozuldu, beni oynatmazsınız diye dün gece gözüme uyku girmedi...diyor...

Ağlamakla gülmek arası sesler çıkararak, ikide bir sarılıp yanağımdan öpen, 75 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim oyuncu teyzemizin 95 yaşında olduğunu öğrenmekse, bizi hayrete düşürüyor...

Topu topu birkaç saniye görüneceği bu filmde oynama isteğine ve enerjisine şaşkınlıkla, biraz da gıptayla bakıyoruz.

Hele, bebeğini emzirirken görüntülenecek olan genç bayanın rolünün provasını yaparken takındığı rahat tavıra inanamıyoruz...

Kısacası, oyuncularımız doğuştan hazır... (!)

Pazar günü çekimleri başlatıyoruz.

Sanki herşey, umduğumuzdan daha kolay ve problemsiz olacakmış gibi görünüyor ya da biz öyle sanıyoruz !





 
Toplam blog
: 247
: 1493
Kayıt tarihi
: 29.01.08
 
 

Antalya ve Akdeniz aşığı bir öğretmenim. Bol bol okurum, blog yazarım, şiir yazarım. Yazdıkça ve ..