Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Kasım '14

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

"Aşk"

Aşk, öyle bir baldır ki, bulana kadar zehir eyler, cenk eyler, düşürür takati, bulunca da petek petek bal eyler.

Aklın aşkın yoluna düştü mü, aşkın yolu daha bir evvel düşer senin yoluna.

Öyle ya, kendini tanıma yolculuğu, kendi keşfine çıkmaktır, kendine doğru gitmek ise aşka doğru gitmektir. Kendine.

Aşk ne el yordamıyla bulunacak bir şeydir, ne de göz yordamıyla;

O yüreğinde iki yol haritasında, mana yordamıyla bulanacak, Hakikat güzergâhındadır.

O harita ise Mülk ve Melekut Aleminin odalarında gizli saklıdır.

Aşk ruhtur; cismani aşkın ayrılık acısı, tıpkı ölünün elli ikisinde et ve kemiğinin birbirinden ayrılışı gibidir.

İşte bundandır ki aşk ayrılığı, ölüm ayrılığı gibidir;

Aşk ayrılığı ruhun ruhtan ayrılışıdır.

Ölüm ayrılığı ise ruhun bedenden ayrılığıdır.

Düşün hele ruh bedenden kolay ayrılırda, ruhun ruhtan ayrılışı ayrı bir ıstıraptır…

Zira ruhun bedenden ayrılış yolculuğunda Hakikate varış vardır.

Oysa ruhun ruhtan ayrılışın yolculuğunda ise ayrılık vardır, ayrılığın içinde ise kocaman bir boşluk ve o boşluğun içinde acı ıstırap ve hep bir yanış vardır.

Acıkan bir çocuğun mamasında bile acıkmak ve doymaktır dünyevi aşk.

Oysa ilahi aşk öyle mi ki, hiç doymamak ve hep acıkmaktır. Cismani aşk ise bir arı gibidir, önce kanatlanıp istediği çiçeğe konar, daha konar konmaz hemen başını kaldırıp bu sefer de hangi çiçeğe konacağına bakar.

İlahi aşk öyle mi ki, o ebedi senindir, sen de onun.

“Aşk”ın tadı tuz gibidir, ruh’u ise su gibi;

Hiçbir şey “Tuz”suz ve “Su”suz olmaz.

“Tuz”un varlığı, “Su”yun yokluğu kadar yakar canı.

Tuzdur, tüm yemeklerin tadını birbirinden ayıran ve onlara kendi özlerini veren.

Tuz katılmadı mı aşa, binlercesi pişse de hepsinin tadı birbirinden farklı olmaz, ne tadı olur, ne de tuzu. Yani aşkı!

Yemek yapmayı bilmeyen çırak, ölçüsüz tuz attı mıydı aşa, ne yenir, ne de yedirilir.

Su’suz aşa tuz katmak bu işte, hem acemi işi, işte ondandır ki çırak ustadan öğrenmeli işi.

Cismani aşkın içinde nurani aşk yoksa nefs vardır.

Nefsin içinde sadece dokunmak, öpmek koklamak!

Aşkın öyle kalkan kanatları vardır ki, o kapıdır, surdur.

Aşk dizlerinin dibinde oturup ellerini avuçlarına alıp göz göze bakıp özü konuşmaktır. İçini.

Aşk öteki yüzdür. İçtir.

Aşk dışın bakışını ta içe çevirmektir. Astardır.

Aşk dıştır, için bakışını ta dışa çevirmektir. Yüzdür.

Aşk yakından bakarken uzağı görmek, uzaktan bakarken yakını görmektir.

Aşk en çok da uzaktan bakmaktır.

Aşkın kuralında önce yürek cevap vermiyorsa, beden de karşılık vermezdir.

Aşk neftsen öncedir. Önce aşk.

Aşk ne gecede ne gündüzde o seven kalbin yürek ülkesindeki güneşin tam merkezinde hep vardır.

Doğanın ve insanın tabiatında, önce aşk!

Aşk bedene değil, muhabbete açlıktır.

Aşk gözlerinin içindeki manaya bakmak, konuşarak değil bakışarak konuşmak, maddeden çıkıp manaya bakmaktır.

Aşk dokunarak değil, muhabbetle doymak, Marifetle aşk şerbetine varmaktır.

Aşk-ı buluş, bir duruş, bir varış değil, hep bir yolculuktur.

Aşk yolculuğu bir durak değil, hep bir gidiş, hep bir varıştır.

Aşk doğmaktır, önce aşk.

Aşk ölmektir, sonra aşk.

Yine Aşk. Sevgilerimle.

 

Dilek EJDER

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 52
: 596
Kayıt tarihi
: 22.04.08
 
 

Araştırmacı yazar, şair, aforizmacı, ressam, besteci... Kardelenler diyarı Sarıkamış’ta doğdu..