Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mayıs '10

 
Kategori
Güncel
 

“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır”

“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır”
 

Mersin Milletvekilliği için adından sıkça söz edilen, Öner Samanlı açıkladı…


Yıllardır Kan Ağlayan Kutsal Acımız….

Acımız olmasına rağmen tuz basıp da yüreğimize ayakta dimdik durduğumuz…

“Kim bu topraklar için olmaz ki feda”

“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır”

Vatan evlatlarımız, ay parçalarımız, Candaşlarımız…

Şehitlerimiz…!

Ne kadar acı bir tablo ki; illegal örgütlere karşı, bayrağımızı ve vatanımızı korumak uğruna canlarını feda eden güvenlik güçlerimizden her gün bir veya birden fazlasını hala şehitlik mertebelerinde kara toprağa veriyoruz.

KİM BU ŞEHİT OLANLAR..?

“Şehitler Ölmez, Vatan Bölünmez” diyoruz…

Yıllardır bu sloganın arkasında kitlelerle haykırarak yürüyoruz…

Düşündük mü hiç..?

“ŞEHİTLER ÖLMEZ”

Diyerek yıllardır kendimizi kandırmaya devam etmekteyiz.

Unutulmaz bir acımdır yüreğimde bir urdur, söküp atamadığımdır.

Bir yakınım, yeğenimdi, bu kez şehit olan..

Cenaze kortejinde tanıdık tanımadık onbinlerce insan…

“ŞEHİTLER ÖLMEZ, VATAN BÖLÜNMEZ”

Diyerek, kenti inletirken, beş yaşlarındaki yeğenim şehit oğlu sordu;

- Amca babam şimdi şehit oldu dimi..?

- Evet yavrum baban şimdi şehit oldu…!

- O zaman herkes, “ŞEHİTLER ÖLMEZ, VATAN BÖLÜNMEZ” diye bağırıyor, babam akşam eve gelecek mi, benimle oynayacak mı, beni parka götürecek mi, bana bisiklet alacak mı..?

- Babamı dedem gibi toprağın altına koymayacağız o zaman di mi..?

- Evet yavrum, baban akşam eve gelecek ve seninle oynayacak, istediklerini de alacak…

Devamına nasıl cevap vermeliydim. Toprak altına girmeyecek mi demeliydim…?

Kaçtım, beş yaşındaki çocuktan yeğenimden kaçtım.

Uzaklaştım, onbinlerden uzaklaştım.

Ben başkaydım,

Yüreğim başkaydı,

Beynim başkaydı,

Ayaklarım başkaydı…

Her biri başka hükümler veriyordu, isyanlardaydım…

YAŞANDIĞI ZAMAN BİLİNEBİLİRDİ ANCAK…

Şehitler ölüyor, şehitler ölmüştür, bir can yuvasından uçmuştur, çocukları öksüz, karısı dul avrat kalmıştır, anası babası evlatsızdır…!

Haykırmak istiyordum, tüm dünya dillerinde haykırayım ki tüm dünya insanı beni anlasın istiyordum…

“ŞEHİTLER ÖLMEZ, VATAN BÖLÜNMEZ” diyenler yani bizler, kendimize yalan söylüyoruz, kendimizi aldatmaya, inandırmaya çalışıyoruz, gözyaşlarımızı dindirmek için sahtecilik yapıyoruz…

Şehit mi değil mi, onu ancak ve ancak, Yüce Rabbimiz biliyor.

Biz ki zerrenin zerresiyiz, o Yüce Mevla’nın yanında.

Hiç değilse, ölümle dalga geçmeyelim.

KENDİMİZE YALAN SÖYLEMEYELİM.

O Şehidin annesine, babasına, karısına, çocuklarına, yalan söylemeyelim.

Ne güzel oynuyoruz oyunumuzu..

Ne güzel…

Sonra, şehit babasını görüyorsunuz, ne diyor, sanki hepsi de aynı cümleyi tekrarlıyor…

- Vatan Sağ Olsun…!

- Bir evladım daha olsa onu da veririm diyor bu vatanın uğruna…

Heyhatttt…!

O yüce meclise sığınmış anka kuşları, ….!

Memleket meselelerini uyuklayarak oylayanlar…!

Ayyaş sarhoş gelmiş diye birbirlerine zan atanlar…!

Bizim seçtiğimiz ama bize sahip olamayanlar…!

İngiltere prensinin oğlu, gidip bombaların şarapnelleri altında Afganistan’da askerlik yaptı.

Dünya duydu ama sizler duymuş muydunuz..?

Bu memleketin, bu vatanın kutsal toprakları, bayrağı, sancağı uğruna mertçe, erkekçe görev yapan, gerektiğinde cansiperane savaşan, evlatlarımızın kalan aile fertlerinin nasıl ve ne şekilde yaşadıklarını biliyor-mu- su-nuz…!

Acıyı canında hissetmiş bir Türkiye Yurttaşı olarak diyorum ki;

“Şehitler Ölmez, Vatan Bölünmez” Söylemi değiştirilmelidir.

“Şehitler Şüheda Olsa da, Vatan Bölünmez”

denilmesini daha doğru bir teklif olarak milletimize ve yurdum insanına iletiyorum.

İçişleri Bakanlığının, Valiliklerin, Kaymakamlıkların, Genel Kurmayın, Askerin, Sivilin, Polisin bu durumu tekrar tekrar gözden geçirmesi gerekiyor…!

Yıllardır bir siyasi partinin tekelinde bu şehit evlatlarımız, bir gürültü, bir haykırış içerisinde defnediliyorlar.

Şühedalık artık son makamdır, orada siyasi rantın işi nedir…?

Bu ülkenin, şüheda kanlarıyla çizilmiş misakı milli sınırlarından bir milimetre ödün vermemiz , asla söz konusu olamaz.

Ancak, şehitlerimizin siyasetin oy rantı olarak sahnede yer aldırılmasına karşıyız…!

İktidarıyla, muhalefetiyle bu vahim duruma çare bulunmasında çok büyük önem vardır.

Çanakkale’de yatan 250 bini aşkın ana kuzusu ölmemiş olsaydı bugün memleketimizin hali bu kadar zor ve acz içerisinde olur muydu..?

Yüzde otuzyedi oyla, meclis çoğunluğunu elinde tutarak, at oynatan böyle bir iktidar,

Salkım saçak olmuş böyle bir muhalefet, başımıza musallat olabilir miydi..?

Namuslular, neden namussuzlar kadar yürekli değilsiniz…!

Heyhat…!

Bu gidişatla, şühedaların kanları altında boğulmanıza az kaldı…

Çanakkale’de, Dumlupınar’da, Sakarya’da, İnönü’de; şüheda olan atalarımız gerçektir ki, Şehitlik mertebesinde ölmüşlerdir.

Bugün yaşasalardı ve onların rehberliğinde bir Türkiye Cumhuriyeti yönetimlerinden söz edilecek olsaydı;

Dünyada Amerika değil, Türkiye,

Türk Parası da, Uluslararası alanlarda, dolar yerine hakim olurdu.

Çoğunluğu yüksek tahsilli, ilim ve bilim adamları olan bu şehitlerimiz ölmeselerdi, memleketimiz özelleştirmeler adına, emperyalist sömürgecilere teslim edilebilir miydi…?

Asla..!

Özelleştiriyoruz, güzelleştiriyoruz diye neyimiz var neyimiz yok satanlardan kaç tanesinin evladı bu vatan için şehit olmuştur…?

Kaç tanesinin atası o şühedalar arasındadır…?

Heyhatttt….!

Heyhat ki, ne heyhattt..!

Ölenler kim…?

Bu vatanın zor şartlarda yetiştirdiği ana kuzuları…

Şerefli ve onurlu şekilde vatan savunmasına, bayraklar dalgalanırken, davulla, zurnayla, halayla, sırmalı al bayraklarla gönderdiklerimiz….

Sonrasında da, yine bayraklarla, ağıtlarla omuzlarımızda tabutlarda taşıdığımız, şühedalarımız, evlatlarımız, kardeşlerimiz, babalarımız, canlarımız…

Zenginin, kodamanın çocuğu ya paralı yahut da kısa dönem askerlik yaparken,

Büyük kentlerde ki ordu evlerinde, gazinolarda, garnizonlarda, sizlerin anlayacağı üzere hiçbir tehlikesi olmayan el bebek gül bebek, kışın sıcak, yazın klimalı yerlerde sözde askerlikteyken,

Davul, zurnalı, halaylarla uğurladıklarımızın, şimdi şehit olmuş da gelmişler.

Ölmüşler,

Ölmüş,

Ölmüş de gelmişler…!

omuzlarımızdaki sebe-i meçhul şüheda rütbeli tabutlardaki bu filintaların suçu - günahı, şehitler ölmez, halleri ne..?

Heyhat….!

Askerlik yan gelip yatma yeri değildir, diye diye, memleketi Sevr özlemcilerine tepsi ile sunanlar, bilesiniz ki burada olmaz ise, ilahi makamda, gün gelecek ki bunların hesaplarını o şühedalar sizlerden soracaklar…!

Şehit kanları canlanacak, şühedaların elleri boğazlarınıza sarılacaktır…

“Olsa Da Şehitler,

Şüheda,

Bu Bayrak İnmez,

Bu Vatan Bölünmez”

Son Damlasına Kadar

Kanlarımız,

Son Nefese Kadar,

Canlarımız,

Canım Türkiye,

Uğrunda,

Olsun Feda…

Öner SAMANLI

07.05.2003

Düsseldorf

 
Toplam blog
: 295
: 3087
Kayıt tarihi
: 22.08.08
 
 

Prof.Dr. Öner Samanlı, yıllarını eğitim ve öğretim faaliyetlerine adamış, birçok bilimsel makalen..