Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Haziran '08

 
Kategori
Siyaset
 

‘Bu kaçıncı cambaza bak aldatmacası’

Önce 24 Ocak 1980 karaları ile karma ekonomi modelinden serbest piyasa ekonomisine geçiş kararlarını aldık. Bütün gelişmiş ülkeler hızla kamu sektörünü tasfiye ediyordu. Her devlet, içerde özel sektörü güçlendirip serbest rekabet ortamını oluşturuyordu. Atatürk’ün kurduğu CHP’nin altı okunda ifadesini bulan sistemin; sadece laikliği ve cumhuriyetçiliği kalacaktı. Toplumsal dinamiklerin aşırı duyarlı olduğu bir sosyal ortamda bunları benimsetmek pekte kolay olmayacaktı. Bu yüzden 12 Eylül darbesini yaparak güzellikle kabul edilmeyecek gibi gözüken yeni sistemi dipçikle kabul ettirdik. İyice siyasallaşan toplumu, aktifleşen toplumsal dinamikleri, kendini iyice ifade eden siyasal alternatifleri tırpanlamak mecburiyeti vardı bu yeni rekabetçi mekanizmayı yerleştirebilmek için.

Özellikle sosyal devlet niteliğini yok etmek topluma rağmen pek kolay görünmüyordu. Sendika ve derneklerin sesleri çok yüksekti. İşçiler haklarını demokratik mücadele güçlerini kullanarak ürettiklerinden payını alabiliyorlardı.

Serbest rekabet ortamı demek sendikasız sigortasız işçi demek, çalışan işçileri dışarıdaki işsizler ordusu sopası ile sindirmekti. Bütün bunlar olurken; CHP’nin altı okundaki nitelikler uygulamadan kaldırılırken bu doğuştan CHP’liler nerdeydi? Bu gün ortalıkta ‘Ulusalcıyım’ diye dolaşanlar değilmiydi darbecilere alkış tutanlar.

Sonra 12 Eylül darbesini yavaş yavaş yerleştirmek için her mahalleye Atatürk’ün heykelini dikme yarışı başlamamışmıydı? Atatürk yalakalarıyla dolmamışmıydı meydanlar? Bilimsel kariyer elde etmek için bile Atatürk sömürüsünün alıp başını gittiği bir ülke olduk o günlerden sonra. Bu gün Atatürk’ün manevi mirasını fütursuzca politik malzeme olarak tüketenlerle, 12 Eylül darbesini şirin göstermek için her mahalleye heykel dikenler arasında ne fark var?

Kaldı ki Ülkenin milli çıkarları ve milletin sorunlarına zerre kadar çözüm önerisi olmadığı için; sadece Cumhuriyet-laiklik tehlikede yaygarası ile varlık gösteriyorlar. Bütün milletin hiçbir şekilde hayır diyemeyeceği değerlerin arkasına saklanıp ülkeyi kaostan kaosa sürüklemekten zerre kadar çekinmeyen bu siyasetçiler ve bürokratlar, ya Dünya’dan habersizler yada bu millete garezleri var.

Tehlikeli politik manevralar’

Bir millet düşünün; halkın iktidara taşıdığı siyasi partiyi hazmedemeyen, seçimi bir yenilgi olarak gören, muhalefet yapacağım diye tüm milli değerleri istismar etmekten geri kalmayan muhalefet anlayışının bedelini yarım yüzyıldır ödesin. 1950’den bu güne kalkınmayı 8 kez dolanan 2. Dünya savaşının mağlup devletleri, yaklaşan Dünya ekonomik krizini tartışıyorlar.

Bizimkiler Cumhuriyet var mı? Yok mu? Laiklik var mı? Yok mu? Onu tartışıyorlar. İktidar partisine puan kaybettirmek uğruna Atatürk’ü, cumhuriyeti, laikliği tartışma konusu yaparak duyarlı olması gereken kurumları tahrik etmekle, millet neler kaybediyor?

Kriz ortamlarından beslenen avuçlar ovuşturulmaya başlandı köşe başında. Ekonomik karışıklık başlasın da bankalarda biriken sermayeyi paylaşma hesapları yapılıyor aile fotoğraflarında. Bu filmi izlemekten yoruldu bu millet. Laiklik elden gidiyor diye kaç kez soyuldu bu devlet? Kaç kez yüksek enflasyonla yoksul halka ödettirildi bu ‘cambaza bak’ oyunları.

Kaygıları gerçekten laiklikle cumhuriyet mi?’

Her cumhuriyet laiklik elden gidiyor yaygarasının arkasından kriz geliyor. Ve ülke soyuluyor bedeli halka ödetiliyor. İnsanın dili varmıyor ama bu değerler öne sürülerek halk uyutularak cebindeki üç kuruşu çalınıyor. Bu değerler böyle ucuz planlara araç edilemeyecek kadar yüce ve halkın en hassas olduğu değerlerdir. Bunu bildikleri için bu değerleri halka karşı kullanıyorlar. Halk bu değerlere olan bağlılığı nedeni ile olayları böyle sükunetle izleyip, sabrediyor. Ve seçim sandığında defalarca haykırdığı halde aynı senaryoların önüne gelmesinden usandı. Artık bu milletin sabrının denenmemesi en doğru davranış olacaktır.

 
Toplam blog
: 191
: 540
Kayıt tarihi
: 01.06.08
 
 

Yerel bir gazetede yazıyorum. Okumayı severim, şiir okumayı severim. Emekli işçi olarak sosyal ak..