‘Çek Bakalım’ın çekilmez yönü…

ATV’nin yarışma( kendileri kabul etmeseler de öyle) programı ‘Çek Bakalım’, ilk bölümden itibaren beklenen ilgiyi çekmedi. Bu olumsuz başlangıç çözülmeyi de beraberinde getirdi. Yönetimle çekim zamanından dolayı pürüz yaşadığı söylenen Hıncal Uluç’un jüriliği askıya alındı(Nedense ayrıldı denilemedi). Bu ayrılık karşısında ‘Çekim zamanı belli değil miydi de sonradan sorun yarattı’ diyenler için durum çok netti. Dolayısıyla ilk bölüme eleştirileri haklı bulup ikincisinin daha iyi olacağını belirten ve ‘Biz Oscar’lık kısa film yarıştırmıyoruz’ diyen Uluç’un gidiş mazerete, sadece açıklamayı yapanlar inandı. Reytingi umursamadığının altını çizen, ATV’ye program için teşekkür ileten ancak ‘gemiyi ilk terk eden’ olan Uluç’un yerine ‘konuk jüri’ formülü bulundu. İltifatları ‘Hop dedik’ diyerek karşılayan Hülya Avşar’la ‘müthiş karizmalı’ Bayülgen aşk-kavga karışımı zoraki jüriliği sürdürürken boşalan koltuğa oturanlar da ne yazık ki izlenme oranını yükseltemedi. 

Peki, destek amacındaki programın başarısızlığı neden? İlk sebep, Somali’deki açlığı ayrıntılarıyla aktaran Bayülgen’in dikkat çekmeye çalıştığı ülkedeki gibi diktatörce havaya bürünmesi! Teknik bilgi vermeyi vazife görse ve haklı olsa da, bu tutum her hususta hâkimiyet kurma alışkanlığına dönüşüp iticilik yaratmakta… Avşar, Acun’la yakaladığı rüzgarı burada da estirmeye çalışıyor ama nafile. Bayülgen’in bastırıcı konuşmalarıyla sempati hamleleri boşa gitmekte. Eli sopalı yargıç edasıyla yorum, çekiciliği yok etmekte… Program, zaten film gösteriminden dolayı akıcı değil. Yeni yüz masalıysa, adamı olan yolunu bulur gerçeğiyle baştan devre dışı! Konuklara gelince, boynu kıldan ince süs bebekleri gibi. Reyting isteniyorsa ki Bayülgen’in öyle bir kaygı taşımadığı kesin, gerçekçilik adına ezicilikten vazgeçilmeli. Olmadı, saç saça baş başa kavgaya tutuşmalı… Her anı film karesi yaşamlarda zor olmasa gerek. Belki o zaman ‘Çek Bakalım’ izleyici çeker. 

Anibal Güleroğlu