Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Kasım '11

 
Kategori
Siyaset
 

"Dersim'e ne dersin" "Two... Two..."nun ikiz kardeşi!

"Dersim'e ne dersin" "Two... Two..."nun ikiz kardeşi!
 

Resim Milliyet İnternet'ten alınmıştır.


Dersim'le ilgili bundan önceki yazımda ifade ettiğim gibi, Dersim, bir karakterin, bir kişiliğin devlet yönetimine yansımasıdır...

Bu karakter ve kişiliği tarihin  her döneminde gördüğümüz gibi, bugün de çağımıza uyarlanmış şekliyle değişik ortamlarda ve değişik versiyonlarda görebiliyoruz.

Bu, kâh derin yapılanmaları ve onların faili meçhullerini savunmak olarak...

Kâh geçtiğimiz günlerde büyük bir yıkımın yaşandığı, insanların büyük büyük beton yığınları altında can çekiştikleri, bir can pazarının yaşandığı Van depremine sevinmek olarak...

Kâh 2000 yılında oynanacak olan Galatasaray-Leeds United maçından önce Taksim'de iki İngiliz'in bıçaklanarak öldürülmesinden sonra, "Holiganların sokakta da, sahada da ağzını burnunu kırdık. Biz Türkler, Avrupalı rakiplerimizi çiçeklerle karşılar, alkışlarla uğurlarız. Ama sizi suratınıza tükürerek gönderiyoruz... two... two... İngiltere'ye kadar yolunuz var. Leedsli holiganlara Taksim'de kafasına vura vura toprağı öptürdüler, Leedsli futbolculara Ali Sami Yen'in çimlerinde cenaze namazı kıldırdılar. Hem de two rekat" şeklinde manşet haberi olarak...

Kâh bugün olduğu gibi, büyük bir insanlık suçunun işlendiği ve büyük bir dramın yaşandığı "Dersim" olayını alkışlamak olarak...

karşımıza çıkıyor.

Bu, her insanda, az ya da çok, ama mutlaka bulunan "bencilliğin" bütün ruhu istila ederek başat kişilik haline gelmesidir.

Bu kişiliğin ortak özelliği, kendi bencil arzuları uğruna işlenmiş cinayetlere, katliamlara, vahşete, canavarlıklara kılıf bulmada ve bahane üretmede inanılmaz ölçüde mahir olmalarıdır.

Yahudi soykırımı yapan Hitler'in de kendince haklı bir sebebi mutlaka vardı. Keza Filistinlileri yerlerinden yurtlarından eden, misket bombalarıyla toptan temizlik yapan, tanklarla çocukların üzerinden silindir gibi geçen İsrail'in de bahaneleri hazır!

Yoksa...

Tabii ki; faili meçhullerin maktulleri hakkında devlet aleyhine faaliyette bulundukları ya da kanun dışına çıktıkları ile ilgili bir takım iddialar, hatta deliller olabilir...

Tabii ki; bazı Kürt kökenli vatandaşlarımızın PKK'yı desteklemeleri, onlara yardım ve yataklık etmeleri söz konusu olabilir...

Tabii ki; Leedsli holiganların Taksim'deki taşkınlıklarına "eyvallah" denilemez...

Ve Tabii ki; Dersim'de 1930'larda bazı aşiretlerin devlete karşı isyan etmiş olmaları görmezden gelinemez...

Ama bunların hiçbiri hukuk dışına çıkmayı gerektirmez. Eğer ortada işlenmiş bir suç varsa ve sadece o suçu işleyenlere karşı -çünkü suçta bireysellik ilkesi vardır- adil bir yargılamayla kanunda yazılı cezalar uygulanır. Burada yine tabii ki hukukun devlete tanıdığı meşru mudafaa hakkı da vardır.

Dersim'de askeri kişilere olağanüstü idari ve cezai yetkiler verilerek, silahsız ve savunmasız köylüler, çocuklar da dahil, top yekün öldürülerek, kız çocukları evlatlık verilerek, zorunlu göç uygulanarak, adil bir yargılama yapmadan yaşları büyültmek ya da küçültmek süretiyle idamlar yapılarak hukuk dışına çıkıldığı çok açıktır.

Hiçbir bahane hukuk dışılığı meşru gösteremez.

Ancak bencil bir kişilik bunları meşru gösterebilir.

Hiç kuşku yoktur ki hukuk dışına çıkarak vahşet ve katliam yapmış ya da yaptırmış olanlarla onları alkışlayanlar arasında hiçbir kişilik farkı yoktur.

Üzüntü verici olan bugün bile hâlâ azımsanamayacak ölçüde bu kişiliğin prim yapmasıdır.

 

 
Toplam blog
: 337
: 4184
Kayıt tarihi
: 03.08.07
 
 

Hukukçuyum... Hukukun üstünlüğünün ve hukukçunun saygınlığının ülkemde gelişmesini ve kalıcı olma..