Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Aralık '09

 
Kategori
Tıp
 

"Domuz Gribi" hastalığı bu aydan itibaren artabilir...

"Domuz Gribi" hastalığı havaların giderek soğumaya başladığı bu aydan itibaren artabilir. Bu hastalığa karşı dikkatli olmalıyız. Çevremdeki çoğu insan bu hastalığı spekülasyon olarak değerlendiriyor. Bazıları da "bize bir şey olmaz" diyor; bazıları da basit bir grip olarak görüyor. Bu düşünceler yanlıştır. Dünyada ve ülkemizde hayatını kaybedenler gün gün artıyor. Bu durum karşısında bizim de içimiz sızlıyor. Ve ne malum bize de birşey olmayacağı!.. Aklımızı başımıza devşirelim...

Mikropların üremesinin soğuk havalarda daha kolay olduğunu sağlık bilimcileri söylüyor.

Beslenmemize çok dikkat etmeliyiz. Bol bol ılık su içmeliyiz. Suya birkaç damla limon suyu damlatıp içersek daha iyi olur. Dengeli beslenmeyi ihmal etmemeliyiz. Havaların soğumasıyla "Domuz Gribi" hastalığı tavan yapabilir.

Bir yandan yediğimize içtiğimize dikkat ederken; öte yandan da "Domuz Gribi" veya mevsimlik grip hastası olan insanlardan uzak durmaya büyük özen göstermeliyiz... Böyle hastaların yanına doktor müsaade ederse ve tavsiyesine uyarak girmeliyiz...

Akdeniz, Marmara ve Ege Bölgeleri'mize kış tam olarak gelmedi. Ancak kışın bir günü bir gününe uymadığı için çok dikkat etmeliyiz. Yanımızda küçük bir şemsiyeyi taşımakta yarar var. Giyimde abartılı olmamalıyız; kalın kalın giysiler de, ipincecik giysiler de giymemeliyiz. Hipermarketlere ve benzeri sıcak alanlara girdiğimizde üstümüzdeki kaban, palto, mont gibi giysileri çıkarmalıyız. Uzun süre kalınan bu yerlerde ister istemez terleriz, dışarıya çıktığımızda da her türlü hastalığa yakalanmamız kaçınılmaz olur. Arabamızdayken de mont, palto, kaban gibi giysilerle yolculuk etmemek gerekir. Dışarıya çıktığımızda soğuktan tir tir titreriz. Grip türü hastalıklara yakalanmak an meselesidir. Bir de marketlerde, kalabalık, havasız ve sıcak otobüslerde adeta giysilerle paketlenmiş çocukları görüyorum.Çocuklar o kalın giysiler içinde terden su kesiliyorlar. O halleriyle kucakta veya ellerinden tutularak uzun süre taşınıyorlar. Sonuçta çocuk hastalanıyor, ateşleniyor ve en kötüsü de çocuk havale geçiriyor. Yıllar sonra "özürlü" çocuk olarak zor bir yaşamı ve bu yaşamı da idrak edemeyerek yaşıyor. Dayanamayıp uyardığım çok ebeveyn oldu ve çok şükür ki ters bir tepkiyle karşılaşmadım... Çok kalın giyinmek; giydirmek, çok sıcak evlerde-ortamlarda yaşamak da sakıncalıdır...

Bir de şu aşı meselesi var. Bu konuda tıp bilimi insanlarını izlemek gerekiyor. Ama benim develetime önerilerim var. Malum halkımız yoksul. Her yoksul öğrenciye-aileye ve her ay olmak kaydıyla birer kiloluk kavanoz süzme bal; bir kilogram kadar kuru kayısı; bir kilogram ceviz içi ve bir kilogram da fındıkiçi dağıtılmalıdır. Ayrıca her gün için de yarımşar litrelik pastörize süt verilmelidir. Bunları yiyen çocuklarımızın bağışıklık direnci artar kanaatindeyim. Çocuklar her sabah küçük bir tahta kaşıkla bal yemelidir. Ardından da süt, ceviz, kayısı ve fındıklarını tane tane yemelidir. Evlatlarımıza gözümüz gibi bakmalıyız ki, onlar da geleceğimizin sağlıklı bireyleri olabilsinler. Bu da besin aşısı...

"Domuz Gribi" hastalığının doğal ilaçları da var...

Çemen, sarımsak, kırmızı biber, soğan, yoğurt, yeşilçay gibi doğal gıdalar gribe karşı vücudu korumaktadır. Ayva da gribi iyileştiren bir meyvedir. Bu mevsimin her meyvesini her gün tüketmek gerekmektedir. Her akşam bütün olarak veya mercimek tanesi kadar parçalara ayırararak, acısına katlanırsanız da çiğneyerek bir diş sarımsak yiyiniz.

En iyi ilaç da kötü düşünce,korku, öfke, kin, nefret ve intikam duygularından arınmaktır. Sevgiyi yaşamak ve yaşatmak bizleri sağlıklı yapar.

Milletime ve insanlığa sağlıklı bir yaşam diliyorum...

Sevgilerimle...

 
Toplam blog
: 323
: 2029
Kayıt tarihi
: 04.09.06
 
 

Yaşanan her hayat en iyi hayattır; yeter ki içinde kötülük olmasın!.. ..