Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Aralık '11

 
Kategori
Futbol
 

Futbol keşke sadece "futbol" olarak kalsaydı

 Futbol keşke sadece "futbol" olarak kalsaydı
 

Henüz 5 yaşındaydım, babam beni Ankara’da 19 Mayıs stadyumunda oynanacak olan Hacettepe – Beşiktaş maçına götürmüştü. Demek ki o zamanlar Hacettepe birinci ligde imiş. Mor beyaz çubuklu formaları vardı. Beşiktaş’ın ki de geleneksel siyah beyaz çubuklu forma. Her iki takım yan yana sahaya çıktılar. En önde takım kaptanları ve onların yanında küçük, kınalı, kara gözlü sevimli mi sevimli bir kuzu. Neden kuzuyla çıktılar, önemi ne idi şu an hatırlayamıyorum. Maçın gidişatını da hatırlamam mümkün değil. Sadece o kınalı kuzu ve boynundaki mor beyaz, siyah beyaz kurdele hatırımda yer etmiş. Futbolu o minik kuzuyla sevmeye başladım.

Çocukluğumda ailece nerede olursak olalım küçük pilli  radyodan o heyecanlı naklen maç yayınlarını dinlerdik. Orhan Ayhan veya Halit Kıvanç sunumuyla maçları dinlemek bambaşka bir keyifti. Öyle heyecanlı öyle üsluplu anlatırlardı ki onları dinlerken maç gözümün önünde canlanırdı. ‘Radyoyu yeni açan dinleyiciler için skoru hatırlatmakta fayda var” deyişleri hatıralarımda hala çok canlı.
 
O gündür bu gündür futbolu sevdim, sporu sevdim. Bir de Beşiktaş’ı…ailemde de sporcular oldu, ben de uzun yıllar basketbol oynadım. Hep sporla iç içe oldum.

Futbolda en son keyiflendiğim ve gurur duyduğum olay 17 Mayıs 2000 de Galatasaray’ın UEFA şampiyonluğu oldu. Beşiktaşlı olmama rağmen coşkulu kutlamalara katıldım ve o anı coşkuyla yaşadım. O gün futbolda herkes tek bir yürekti.

Ondan sonra da maçları TV den izlemeye devam ettim, bu defa eşim ve çocuklarım ile. Bir tek ben Beşiktaşlıydım, eşim ve çocuklarım Galatasaraylı, dolayısı ile balkona hep Galatasaray bayrağı asılmasına engel olamadım. Aramızda tatlı bir rekabet yaşanırdı , ama ne yalan söyleyeyim Fenerbahçe’nin yenilgilerine beraberce sevinirdik.

Futbol keşke sadece “futbol” olarak kalsaydı…

Son yıllarda futbol futbolluktan çıktı, maçlara siyaset hakim oldu, sokaktaki şiddet eğilimi maçlarda açığa çıktı. Artık epey zamandır futbol bir eğlence ya da spor aracı değil, adeta kitlelerin histeri aracına dönüşmüş durumda. Her yönü ile yozlaştı, bir sosyal hastalık haline geldi.

Son birkaç yıldır gerek Avrupa’da gerekse Türkiye’de yaşanan şike olayları ve şike operasyonları ile de futbol iyice şirazesinden çıktı. Yeşil sahaların ve meşin yuvarlağın etrafını milyar dolarlar sarınca, futbol da kirlendi.  

Formaların üzerindeki reklamlardan, maç yayınlarındaki reytinglere, istihdam edilen insan sayısından ekonomiye yarattığı katma değere, kulüplerin borsadaki hisselerinden devlet eliyle oynatılan bahislere kadar artık milyarlarca dolarlık bir futbol endüstrisi söz konusu.  

Öyle bir endüstri ki bu, içinde uyuşturucu, silah ve kumar mafyalarının kara para akladığı, kulüp başkanlarının nüfuslarına nüfus katmak için futbol endüstrisinin ticari ilişkilerinden faydalandığı, metalaşan futbolun getirisini rant alanı haline dönüştürdükleri,spor olmaktan tamamen çıkmış dev bir pislik yumağından söz ediyoruz.

Maçlara "ölmeye ölmeye" giden, "vur kır parçala öl, bu maçı kazan" gibi şiddet dolu motivasyonlarla takımlarını destekleyen taraftarlar bu kurtlar sofrasının oyuncakları sadece.

Bunca tutkunu olan futbolcular sahaya oynamak için değil oynamamak için çıkıyor, bazı teknik direktörler maçı kazanmak için değil kaybetmek için futbolcularını yönlendiriyor, bazı hakemlerin düdüğünü her çalışta cebi para ile doluyor. Şike mekanizması ile suç unsuru futbolun içine çoktan girdi. Futbol, hem dünyada hem de Türkiye’de artık bu kadar iğrenç bu kadar hayasızca oynanıyor.

Bu senenin başında yeni şike kanunu çıkmış, daha önce kanuni yaptırımı bile olmayan,  suç sayılmayan şikeye  5 yıldan başlayan hapis cezaları getirilmişti. Temmuz ayının başında malum şike operasyonu patlak verdi, ortalık birbirine girdi. Bu arada ne olduysa oldu, şikeye uygulanan cezalar çok yüksek diye yeni kanun çıkarıldı, Cumhurbaşkanı’nın vetosuna rağmen, dün Meclis’ten onanarak geçti. Hiçbir konuda uzlaşamayan siyasiler, BDP hariç, şike cezalarında indirime giden kanun için uzlaşarak Meclis’ten geçirdiler.  

Önce şikeye kanun çıkar, ağır hapis cezaları getir, sonrasında bu cezalar çok ağır diyerek yeni kanun çıkar. Türk futbolunun bağırsakları ve ruhu temizlenecek derken, organize çetelerden kurtulacak, nefes alacak derken şimdi bu yapılan neyin nesidir? Kime, neye hizmettir?  

Bundan sonra futbolun o eski tadı olur mu? Keşke futbol sadece futbol olarak kalabilseydi, meşin yuvarlak sadece meşin yuvarlak olabilseydi, maçlar eskiden olduğu gibi sadece sahada oynanıp, sadece doksan dakika sürebilseydi.

Beşiktaş’ı halen seviyorum ama artık futbolu değil…

 

 
Toplam blog
: 476
: 2331
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

Çok eskidendi ..