Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Eylül '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

"Hoşgeldin Eylül"

"Hoşgeldin Eylül"
 

Hüzün ayı derler  senin için Eylül... Az biraz gözlerde hüzün bıraktığın içindir belki de. Yinede seviyorum seni, sonbaharımın ilkgözağrısısın, ikinci baharımın başlangıcısın  sen. Hazan mevsiminin sarı büyüsüsün...Terletmeyen sıcağınla, üşütmeyen rüzgarın, okul heyecanın, sarı yaprakların, ince hırkalarınla hoş geldin eylül…

 

Eylül de daha da çok seviyorum kitap okumayı. Yeni kitabım Peri Gazozu…. Ercan Kesal’ın. Yeni başladım, çok yorum yapmak istemiyorum bitirmeden, ama çok akıcı ve sade bir anlatımla elimden düşürmek istemediğim bir kitap. 

Dinlenmek istediğimde görseldekiler  büyük bir lüks oluyor benim için. Hele kahvemin yanında çikolatam, çifte kavrulmuş lokumum ya da bir kaç tane kurabiyem varsa...

 

Bu da Eylül'ün şiiri olsun bakalım. Ne güzel anlatmış geçmişe olan özlemimizi... "Ne güzel cahildik" demiş ya Müjdat Gezen...

Yüreğine sağlık...

Televizyon yoktu. Gazete de her zaman olmazdı.
Öyle güzel cahildik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç!

Dışarıda kar...
Ama kuzine içten içe öyle yanıyor ki.
Kuzinenin üzerinde demir maşa...
Maşanın üzerinde de ekmek dilimleri.
Aydınlık bir kış sabahı ve kızarmış ekmek kokusu...
Sucuk lükstü. Yumurta lezzetli.
Ekmek her zaman ekmek gibi...

Bir kez olsun kümesten yumurta almamış,
Bir kez olsun o kızarmış ekmeğin kokusunu duymamış fakat alışveriş merkezlerin
in restoran katlarında boğucu bir gürültü ve havasızlık içinde hamburger keyfine fit olmuş çocuklar ve gençler için ben NE kadar yaşlıyım...

Dışarıda kar...
İçeride kanaat...

İçeride huzur...
Televizyon yoktu. Gazete de her zaman olmazdı.

Öyle güzel cahildik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç!
Portakal kabuklarını sobanın üzerine dizer,
Kokusuna râm(*) olurduk.
Kestane közlemek büsbütün bir gecenin akıllara seza mutluluğuydu.
Sonra illa ki, büyüklerin anlattığı hikâyeler, hatıralar...

Birçoğu arızalı ve tedaviye muhtaç beyinlerden çıkma dizilerin ve filmlerin açtığı hasarlar yerine,
geniş ve besleyici bir masal dünyası...

Lezzet bir tarafa, kokuya da hasret kalacağımız kimin aklına gelirdi ?
Ekmeklerimiz el değerek üretilirdi,sağlıklıydı, lezzetliydi ve mis gibi kokardı.
Çay da kokardı... Domates de...
Bütün bu nefasete, küçücük bir bakkal dükkânının zenginliği yetiyordu.
Dışarıda kar...
İçeride huzur...
Zam endişesi, doğal gazın kesilme ko
rkusu,yolda kalma telaşı, rejim tehlikesi...

Kimin umurunda...
Ne güzel cahildik.
Mutluluğun resmini çiziyorduk...

Müjdat GEZEN

Sevgiyle, Sevginızı Hak Edenle Kalın...

 

 
Toplam blog
: 184
: 2109
Kayıt tarihi
: 11.03.07
 
 

1974 Bremen doğumluyum. Hayatın Med-Cezir'lerle dolu olduğuna inanırdım; yaşaya yaşaya anladım ki ö..