Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ocak '12

 
Kategori
TV Programları
 

'Muhteşem Yüzyıl' mı 'Muhteşem vodvil' mi?

'Muhteşem Yüzyıl' mı 'Muhteşem vodvil' mi?
 

'Cihan Padişahı'ndan Cihan aşığına dönüşüm...


Yeni kanalı Star’da Hürrem’le Kanuni Sultan Süleyman’ın aşkını resmetmeyi sürdüren ‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisi son bölümüyle tam bir kara komediye dönüştü. Bize de, gözün görüp mantığın katlanamadığı ayrıntıları eleştirmek düştü. Amaç, ne tarihin çarpıtılması ne de Kanuni Sultan Süleyman’ın küçük düşürülmesine değinmek! Bunların tartışmasına girecek olursak konu dağılır. O nedenle bu derin meseleleri bir yana bırakıp, izlerken ‘Yok artık’ dedirten ve kahkaha attıran sahnelere değinelim.  

İlk garabet, hemen öldürmek yerine Malkoçoğlu’nun gelmesini bekleyen akılsız suikastçıların elinden kaçan Hürrem’in, ‘ruh’ sesini duyan ‘ruh eşi’ Süleyman tarafından kurtarılması! Ormana koşup gelen, bir süre elleri arkasında kulak kabartarak bekleyen koca padişah birden sırtını döner ve ‘kedi’ misali mırıldayan Hürremciği görüverir. Aşk, sen nelere kadirsin… Kendisine ‘Cihan padişahı’ diyen Süleyman, kölesi olduğu Hürrem’i kucakladığı gibi odasına kadar taşır. Bu sahne ‘Cihan padişahı’nın aynı zamanda ‘Cihan aşığı’na da dönüşümüdür. Öyle ya, ‘The Tudors’ dizisinde aşkları sergilenen İngiltere Kralı 8. Henry bile böylesi bir tavır sergilememiştir!

Sümbül Ağa-Gül Ağa ikilisinin Harem kavgasına ne demeli? Mübarekler Saray soytarısını bile geçtiler. Şeker Ağa gözetiminde ‘soğan soyma’ cezasına çarptırılmaları da, şaklabanlıkta tüyü dikti.

Gündüzleri Hürremcilik oynamaktan ‘Hanım köylü’leri geçen, geceleri de harıl harıl mücevher işleyerek ‘kuyumcu’ları imrendiren Süleyman’ın Hürrem’le resmi nikâhıysa, ‘devşirme’ olayının vardığı boyut açısından trajikomikliğe sebep oldu. Evlilik akdi için rıza alınırken Hürrem’in baba adı ‘Abdullah’ olarak anıldı. Leh asıllı Yahudi bir aileden olma Anastasiya Lisowska devşirilerek Hürrem’e dönüşmüştü… Peki ya babası hangi ara Abdullah oluverdi?

Yoksa Süleyman’a herkes tarafından sevilen Şehzade Mustafa’yı öldürtecek, Osmanlı’yı Rusya ve Lehistan’la dostluk havasına sokarken İran’la savaşa ve düşmanlığa sürükleyecek, göz boyamak için de Haseki Külliyesi’ni yaptıracak kadar kurnaz olan Hürrem devşirilirken, gıyabında babası da mı devşirilmişti? Ya da tarihte ‘Padişah buyurdu oldu’ kuralı mı geçerliydi? O zaman da ne isimlere, ne olaylara, ne de övünülen kahramanlıklara inanmamak gerekiyor. Dolayısıyla, dizinin ‘kurmaca’ olması bile bu devşirme bilmecesini çözmeye yetmiyor.

Kısacası ‘Muhteşem Yüzyıl’ artık ne içeriğiyle, ne de sahnelenişiyle bir hoşluk teşkil etmiyor. Ortada gittikçe artan bir ‘boş vermişlik’ hüküm sürüyor! Koskoca Sadrazam İbrahim Paşa’ya keçeleşmiş pelüş yakalı( bir yakalık kürk bulmak çok mu masraflıydı) kaftanın layık görülmesine; sünnet düğünü eğlencelerindeki hediye kabulünün, bir dandik kutudan ibaret, basitliğine; İbrahim Paşa’nın, irileştirilmiş gözlerden ve ‘Sen kimsin’ sorusundan ibaret suikastçıyı öldürme sahnesindeki hafifliğe ve de ‘Benim düğünüme Cihan padişahı davetliydi’ sözünün abartı gereksizliğine… Ve baştan sona Hürrem’le Süleyman’ın iç baymaya başlayan aşk sahnelerine artık bir çekidüzen verilmeli! Aksi takdirde ‘Muhteşem Yüzyıl’, her geçen gün biraz daha ‘Muhteşem Vodvil’e dönüşecek.

Anibal Güleroğlu http://www.sinematur.com

 

 
Toplam blog
: 1210
: 1542
Kayıt tarihi
: 10.04.10
 
 

İstanbul'da başlayan yaşamım, eski İstanbullu ailemden edindiğim kültürle gelişti. Birinciliklerl..