Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ağustos '09

 
Kategori
Yurtdışı Tatil
 

PARIS...

 PARIS...
 


Homelink( www.homelinkturkey.com/) tatilinin ikinci duragi Paris...
Paris, Sein Nehri'nin üzerinde ve Paris Havzasi'nda kurulmus Fransa'nin baskenti. Turizmin, tarihin, sanatIn, romantizmin baskenti. Meshur sarkilari ve unutulmaz asklarin konu edildigi filmleriyle, Eifel kulesi'yle, Louvre Müzesi, Notre-Dame Kilisesi ve Sein Nehri'yle pek cogumuzun bilicaltinda yer etmis bir rüya sehir...
...
Ve ilk gezi günümüzün ilk duragi, Charles de Gaulle Istasyonu.
Istasyonu Arc de Triomble'ye (Zafer Taki) baglayan tünel seklindeki alt gecitten ciktigimiz zaman karsilastigimiz yapinin gösterisi ve estetigi inanilmaz.
Napolyon'un Austerlitz Savasi'nda galip gelen Fransiz askerleri icin yapilmasini emrettigi Zafer TakI, 1836 tarihinde Lous Philippe zamaninda bitirilmis.
Daha sonra bu taka I.Dünya Savasinda ölen Fransiz askerlerinin anisina bir anit niteligi kazandirilmis.
Dört büyük asker heykeli ile anit mezarlarin üzerinde 1923 yilindan beri hic söndürülmeyen, sürekli yanan atesiyle bu ihtisamli yapi, Chaimp Elysées (Şanselize) Bulvari'nin bitis (bir manada baslangic) noktasini olusturuyor.
Zafer Takindan, Place de la Concorde'e (Concord Meydani) kadar uzanan Chaimp Elysees Bulvarı 2 kilometre uzunlugunda.
Sağli sollu kocaman ağaclarin, sayisiz restaurant, kafe ve alisveris merkezlerinin yer aldigi bu genis cadde, en pahali markalarin satildigi büyük magazalariyla da cok ünlü.

Yürüyerek, asagi dogru akan insan kalabaligina karisiyor, yol kenarindaki banklarda arada bir dinlenerek Concord Meydani'na (Place de la Concorde) variyoruz.
Bu meydan Fransiz ihtilali sirasinda Marie Antoinette'le beraber 1000 kisinin idam edilmesiyle tarihe gecmis.
Fransa'nin 2. büyük meydani olarak bilinen Concord Meydani, Luksor Dikilitasi, cesmeleri, fiskiyeli havuzlari ve heykelleriyle de cok ünlü.

Chaimp Elysees (Şanzelize) Bulvarindan Condord Meydani'na inildiginde uzaktan görünen tarihi, gotik yapi ise su anda müze olan meshur d'Orsay Sarayi.

Sarayin bahcesinde kücük bir gezi yapip, meydanin etrafindaki turumuzu, gösterisli III. Aleksandre Köprü'süne kadar sürdürüyor, Eiffel(Eyfel) Kulesi'nin, Sein(Sen) Nehri'nin essiz görüntüleriyle adeta büyüleniyoruz.
...
Paris'e birkac gündür otomobille iniyoruz.
Edindigimiz navigasyon cihazinin akil almaz yol göstericiliginde, Branly Museum'un arka sokagindaki Üniversite Caddesine park ediyoruz.
Bu arada, ağustos ayi boyunca açık park alanlarinda park etmenin ücretsiz oldugunu ögreniyoruz ki, doğrusu bu bilgi çok hoşumuza gidiyor.

Tour Eiffel (Eyfel Kulesi)nin ayaklari altindayiz işte!
Eyfel Kulesi 300 metre yüksekliginde, tüm Paris'e hakim, 1. ve 2.kattaki seyir teraslari ve restaurantlariyla, 276 metredeki essiz Paris manzarali terasiyla, Paris'in 1889 dan beri sembolü olmus heybetli metal yapi...
Mahserî bir kalabalik var... Bilet almak icin, asansörle ya da merdivenle kulenin tepesine cikmak için saatlerce o uzun kuyrukta beklemeniz gerekiyor.
Paris'e daha önce yaptigimiz bir gezide Eyfel'e ciktigimiz icin o kuyrukta beklemeyi, dolayisiyla yeniden cikmayi gereksiz buluyoruz.
Bu defa Eyfel'i degisik bakis acilariyla seyrediyoruz, zaman kisitlamasi olmaksizin, doya doya....

Güneydoğuda, modern mimari örnegi Martparnasse Gökdeleni, onun önünde muazzam tarihi yapi Hotel des Invalides, gözalabildigince yesil alanlari, fiskiyeli havuzlari, parklari ile Camp de Mars ( Mars alani), diger yanda tepede ise Ecole Militarie (Askeri Akademi) binalari.
Ecole Militarie'nin önündeki genis alanlarda oturuyor, müzik ve dans gösterisi yapan gencleri izliyor, enfes manzarayi seyrediyoruz.
...
Bir baska gün turumuzu, Notre-Dame Katedralinden (Cathedrale Notre Dame de Paris) baslatiyoruz. Sein Nehri'nin yaninda yer alan Notre Dame Katedrali son derece ünlü ve turistik olmasinin yanisira, Paris Baspiskoposlugu olarak kullanilan, 13.yüzyildan kalma ilk gotik bir yapi.
Katedralin arkasindaki sokaklardan dolanarak St. Chapelle ve tarihi adliye binasini resimliyor, Saint Michel Köprüsü'nden nehrin ve Notre Dame'nin doyumsuz güzelliklerini seyrediyoruz.

Ve tarihin ünlü meydanlari arasina adini yazdirmis olan Saint-Michel Meydani.
Saint Michel (Aziz Michel) Meydanı 6 Mayis 1968 de üniversiteli genclerin General de Gaulle iktidarina karsi yaptiklari gösteride, kanli pazartesi olarak tarihe gecmis olaylara sahne olmus, iki ejderha heykelli gösterisli cesmesiyle de son derece ïlginc ve meshur meydan.
Ve elbette Saint Michel Bulvari...

Yukarı dogru, magazalarin, sayisiz kitapevlerinin, kafelerin, restorantlarin yanindan gecerek, Sorbon Meydanina ulasiyoruz.

Daha sonraki duragimiz ise, Pantheon Aniti.
Pantheon 18.yüzyilda kilise olarak insa edilmis ancak hicbir zaman kilise olarak kullanilmamis.
Burasi Voltaire, Rousseau, Victor Hugo, Emile Zola, Duma, Curie'ler gibi pekcok bilimadami, yazar ve entellektüelin mezarinin bulundugu bir anit mezar olarak, insanlarin ziyaretine acilmis tarihi bir yapi.

Ve Pantheon'dan asagiya yürüyünce köse basinda, ünlü Lüksemburg Bahceleriyle tanisiyoruz.
1612 Yilinda Medicie ailesi tarafindan yaptirilan bu bahceler toplulugu, rengarenk cicekleri, son derece estetik havuzu, yesil büyük agaclarin gölgeledigi piknik, dinlenme, oyun alanlari ve panaromik özellikleriyle hem Parislilerin (Parisien),hem ögrencilerin, hem de turistlerin vazgecilmez ugrak yerlerinden.

Günün yorgunlugunu bu alanda gecistiriyor, genis ara sokaklarindaki Paris'i soluyarak, yeniden Saint Michel Bulvari'na cikiyor, Saint Michel Meydanin'da günlük turumuzu tamamliyoruz.
...
Montmarte, Paris havzasinin yaklasik 90 metre yükseginde, Paris panaromasinin en rahat ve keyifle seyredildigi eksantrik bölge...
Güc bela buldugumuz park yerinden cikip kalabalik kaldirimlarda yürürken, birbirimizi kaybetmemek icin olaganüstü gayret gösteriyoruz.

Son derece ilginc, renkli, ürkütecek kadar kalabalık, siyahî renkli seyyar saticilarin, ucuz hediyelik esyalar satan dükkanların bulundugu parke taşlı sokaklardan gecerek, dik merdivenlerden Montmarte Tepesine (Ressamlar Tepesi) tırmanıyoruz.
Ortasındaki bölümde ressamların 3-5 dakikada portreler cizdikleri, etrafinda kafe ve restorantlarin dizildigi, daha çok entellektüellerin mekanı olduğunu öğrendiğimiz ünlü meydan.

İnsanlarla omuz omuza yürüdügümüz sokaklarin arkasinda bizi karşılayansa; tüm Paris'e hakim konumuyla Sacre-Cour Kilisesi.

Kilisenin önündeki merdivenlerde oturup iceceklerimizi yudumlarken, sokak şarkıcılarının yaptigi romantik müzik eşliginde, Paris'i en yüksek tepesinden seyretmenin keyfini cikariyoruz.

Tüm kalabaligina, gürültüsüne, kesmekesine, kirliligine karsin burada hakim olan romans, gercekten yaşanmaya deger...

Başka ne diyeyim; PARİS işte; tarihin, sanatın, estetiğin ve aşkın şehri PARİS...






 

 
Toplam blog
: 247
: 1493
Kayıt tarihi
: 29.01.08
 
 

Antalya ve Akdeniz aşığı bir öğretmenim. Bol bol okurum, blog yazarım, şiir yazarım. Yazdıkça ve ..