Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Haziran '07

 
Kategori
Siyaset
 

'Solun dönekleri' ve Eski Bakan Moğultay'ın intihar yemini…

'Solun dönekleri' ve Eski Bakan Moğultay'ın intihar yemini…
 


Siyasi gündemde seçim ittifakları ve ona bağlı olarak CHP ve Türk solunun lider isimlerinden Ertuğrul Günay, Haluk Özdalga, CHP li İbrahim Yiğit, SHP eski milletvekili Erdal Kalkan, DYP li Reha Çamuroğlu ve Mehmet Sağlam’ın AKP’ye katılmaları soğuk duş etkisi yarttı. Solcu takılanlara göre hain olarak nitelenen bu isimler, sağcılara göre ise demokrasi kahramanı olarak değerlendirilmekte.


Ben kendi adıma, siyasette Entellektüel birikime sahip bu isimlerin, Türkiye’ye hizmet yarışında başka bir siyasi oluşumda yer almalarını ne döneklik, ne de kahramanlık olarak algılamadım. Siyasi ve kişisel tercihler olarak görüp, son bir yil içinde demokrasi anlayışında yaşanan olumsuzluklara karşı bir tepki ve reaksiyon olarak değerlendirdim. Çünki, bazı parti liderlerinin, üyelerinin hür iradesine ipotek koyarak, hür iradeyle politika yapma zeminini yok ettiklerini bilmekteyim. İstanbul Şisşi Belediye Başkanı Sarıgül olayı ve son günlerde kamuoyuna yansıyan yeni bilgilerde olduğu gibi, bir çok örnek vermek mümkün…


Türk solunun ağır toplarından ve eski bakanlardan Mehmet Moğultay, Hikmet Çetin, Onur Kumbaracıbaşı, Gürbüz Çapan ve Hüsnü Okçuoğlu gibi muhalif isimlerin İstanbulda yapılan bir toplantıda, Adalet Bakanlığı döneminde devletteki sol kadrolaşmayı itiraf eden eski bakan Moğultay öne çıkan isim olmuş. Moğultay yaptığı konuşmada CHP ve Baykal’a yüklenerek ‘’parti içi domokrasi olmadığını, öyle şeriat geliyor safsatalarıyla iktidar olunamayacagını, CHP’nin ülkeyle ilgili bir tek projesi olduğunu bilen varmı..? sorusunu sorarak, CHP’yi demokratik olmayan, halkla bütünleşemeyen, faşizimden medet uman bir anlıyış içerisinde bulunduğunu, DSP ile yapılan güç birliginin başarı getirmeyeceği iddasında bulunarak, eğer Baykal iktidar olsun, “darağacı kurup kendimi idam etmezsem namerdim’’ diye konuşmuş.


Doğrusunu isterseniz, Moğultay’ın ifadelerinin Türkiyede liderler oligarşisinin vehametini göstermesi bakımından çok manalı buldum. Ve bana bir arkadaşımın Türkiye ve Asya orjinli liderlerin karizmatik tarifini hatırlattı. Arkadaşım Asya tipi lideri Çınar ağacına benzetirdi. Bilirsiniz Çınar ağacı yaprağı, dalı-budağı bol, haşmetli bir görüntüye sahip, asırlık olmanın havasında kolay tanınan bir ağaçtır. Onca haşmetine rağmen meyve vermeyen, hatta güneş ışınlarını kendi dal-budaklarına hapsettiği için, altında ayrık otunun bile yeşermesine müsade etmeyen, kendi neviine münhasır bir ağaçtır. Kısaca seyirlik ve gölgeliktir. Bizim siyasi parti liderlerinin düşünce yapısıda aynen Çınar ağacı timsali, asırlık olma sevdasıyla bilgi ve birikimleri konusunda cimrilik ederek, kendilerinden sonrası için insan yetiştirmek istemedikleri gibi yetişenlerede ayrık otu muamelesi gösterirler.


Bir yıl öncesinden, Cumhurbaşkanlığı seçiminin tartışmaya açılmasından başlayarak, bazı partilerin Laiklik ve rejim tehlikesi gibi suni gündemlerin gölgesine sığınarak, muhalefet etmekte yetersiz kaldığını, daha da kötüsü demokrasiyi kesintiye uğratacak ihtilal tellalığı yapacak kadar yanlışlara yöneldigine hepimiz şahit olduk. Yine bazı liderlerin bir Demirel klasiği olan sine-i millete dönme demogojisini, sine-i merkez sağa dönme çabasında ve ‘’kendi doğal tabanları soldan’’ umudunu kesmiş olmanın çaresizliğinde yön bulma arayışlarına tanık olduk.


Peki…tüm bunları gördükte boş mu durduk, tabi ki hayır. Ta başından, o günlerden fırsat bulduğumuz her zeminde uyarı görevimizi yaptık, tavsiyelerde bulunduk. Liderlerin kendilerine ulaşamasak dahi yakın çevrelerine düşüncelerimizi anlattık ve yazılar yazdık. İzlemekte olduğunuz bu politakalar sizi yakın gelecekte iktidar alternatifi edecek siyasetten uzak, gelin iktidar alternatifi olacak politikalar geliştirin dedik.


Prof. E. Kalaycıoğlu ve Doç. A. Çarkoğlu’nun yaptıkları ‘’ Türkiyede Sosyal Tercihler ’’ konulu araştırma gibi, bir çok örnekler göstererek, gidişatın hiçde içaçıcı olmadığını belirtip önleminizi alın uyarısında bulunduk. Dünya siyasetinde hızlı bir değişim yaşandığını, tüm dünyada sol ve sosyal demokrasinin ‘’doğal tabanında’’ oy kaybına ugrayarak mevcut statünün dahi korunamadığı gerçeğini ortaya koyup, istikbal vaad eden alternatifler geliştirilsin istedik. Kavramlar çatışması yaratıp Laiklik ve Cumhuriyeti tehlikede göstererek, rejimi savunma adına, demokratik ilkelerden vazgeçme görüntüsü veren politik seçeneklerden vazgeçin dedik. Sürekli gündemde tutmaya çalıştığınız bu kavramlar, sol tabanı tatmin etmediği içindir ki, mevcut statü korunamiyor dedik.


Merkez sağa yönelik “Mesnevice” bir çağrı değil de, solun anlayacağı dilden ‘’Nazımca’’ bir davetle, tüm solcuları kucaklayacak bir çağrı yapın dedik…Seçim zamanı değilde, vakti zamınında işbirliği yapın, sosyal demokrasi, ya da demokratik sol fark etmez, yeter ki solu güçlendirecek ve bir catı altında toparlayacak birleşmeyi yapın istedik.


Gecekondu ve varoş kültüründen kurtularak, demokratik ilkelere bağlı, klasik liberalizmin eksik ve hatalarını giderecek, sosyal düzen, sosyal adalet, sosyal refah, işci hakları, fırsat eşitliği, vicdan hürriyeti, ifade özgürlüğü vs, hakların geliştirilmesini sağlayacak fikir ve politikalar üretin istedik. Mevcut sol anlayışın, halka umut vaad eden sosyal, kültürel, ekonomik ve her alanda sorunları çözecek politikalar üretemedigi için, aşırı devletcilik zihniyetine yönelerek statüyü korumaya güdümlü politikalarının çok fayda sağlamayacağını söyledik.


Daha bir çok şey yazdık ve söyledik kötümü ettik..? Türk siyasetinde yıllarin alışkanlığı olarak, solun, sağ karşısında alternatif olamaması durumunun yarattığı sıkıntılar tekrardan yaşanmasın istedik. Neticede M. Sarıgül, E. Günay, M. Moğultay vb gibi, kendi tabanından gelen feryatları görmezden gelen oligarşik liderlerin, benim gibi solculukla uzak yakın alakası bulunmayan fakat, ülkesinin iyi yönetilmesi için politik kalitenin artmasını düşünen insanların uyarı ve tavsiyelerinin hiç bir şekilde dikkate alınmadığını gördük...


Ben kendi adıma tüm bu liderlerin, milletin hür iradesiyle oluşacak olan, sandık sonuçlarına nasıl bir kılıf uyduracaklarını merakla beklerken, bir hatırlatmada bulunacağım. Derlerki ‘’toprağını doyuramayan su, kendisine yol ve yön bulamaz.’’ Su önce toprağını doyuracak, sonra yol bulup akacak. Bana göre ne Ertuğrul Gunay ve diğerleri dönek, ne de Mehmet Moğultay ve muhalif arkadaşları hain. Onlar toprağını doyuramamış suya yön vermeye çalışan solun üsdatlarıdırlar.

 
Toplam blog
: 65
: 3015
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Sosyal Bilimler Fakültesi Sosyoloji bölümü  terk. Hollanda'da ikamet etmekte. Hollanda'da ..