"Yeter artık, bu yalanlarla insanları kandıramazsın"

Koskoca bakan konuşurken sözü kesilir mi, bakana karşı gelinir mi?
-Kesilmez, karşı da gelinmez, protesto da edilmez.
Konferansa geldiysen dinleyeceksin.
Veya gelmeyeceksin.
Geldiysen de 'Ne anlatılırsa'(!) dinleyeceksin.
Kuzu gibi...

Hacettepe Üniversitesi’nden bir grup öğrenci konferansta konuşan Çelik’i, "Yeter artık, bu yalanlarla insanları kandıramazsın" diyerek protesto edince:
Önce salondan çıkarıldılar.
Sonra uygun bir odaya kapatılıp, tek tek isimleri alındı...

-Daha sonra mı?

Gözaltına alındılar.
İfadeleri alındı.
Cumhuriyet Savcısı protestonun, "suç oluşturmayan demokratik tepki" niteliğinde olduğuna karar verdi.
Serbest bırakıldılar.

-Bu kadar mı?

-Olur mu?

Savcılıkca kovuşturmaya gerek görülmeyen, ancak birilerince kuzu sessizliğinde olmayan bu öğrenciler için harekete geçildi.
Ve...
Bürokrasi(!) devreye girdi.
Bir öğrencin öğrenim bursu kesildi.
Birinin de hem öğrenim bursu kesildi, hem de yurttan atıldı.
"Ben yetersiz yurtları protesto ettim. Devlet yurtlarının sayısı az tutularak öğrenciler, cemaat yurtlarının kollarına bırakılıyor" dese de değişen birşey olmadı.

Burs parasıyla geçindiğini, ailesinin ona bakacak durumu olmadığını, şimdi ise hem barınaksız hem parasız kaldığını ifade eden öğrenci, avukatı aracılığıyla ilgili makamlara başvurarak karara itiraz etti ve bursun kesilme nedenini sordu.
Görevli memurlardan sadece, ’bilgisayarda süresiz dondurulduğu görülüyor. Neden kesildiğine ilişkin bir bilgi yok’ bilgisi alınabildi.

Yargı, "suç oluşturmayan demokratik tepki" diyerek herhangi bir işlem yapmazken, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’i protesto edenlere cezayı bürokrasi kesmiş oldu.

Demek ki; ya yargının bilmediği ya da bürokrasinin bilmediği birşeyler oluyor ülkemizde...