12 milyon hastayı ilgilendiren kalıcı tedavi

Soğuk ve kapalı kış mevsimi ülkemizde yaklaşık 12 milyon migren hastasının hayatına adeta kâbus gibi çöküyor. Çünkü soğuk ve rüzgârlı havalar migreni tetikleyerek milyonlarca insanın yaşam kalitesinde deprem etkisi yaratıyor. Buna bağlı olarak da migreni önleyici ya da öteleyici ilaç kullanımı da maalesef artıyor.

12 milyonu ilgilendiren bu kronik hastalığın kış aylarında daha az nüksetmesi için, migreni tetikleyen faktörlere karşı alınabilecek bazı basit önlemleri şöyle sıralayabiliriz:

Sabahları banyo yapıp dışarı çıkıyorsanız bu alışkanlığınızı bir kez daha gözden geçirin. Çünkü saçlarınızı iyice kurutmadan dışarı çıkma ihtimali migren ataklarını tetikleyebilmektedir.

Lodos ya da rüzgâr ile uzun süreli direkt temastan kaçının. Şapka, atkı ya da bere kullanılmasında büyük yarar var.

Evde ya da iş yerinde klima ile ısınıyorsanız, klimanın direkt yüzünüze gelmemesine özen gösterin.

Yolculuklarda araç camlarını açarak, rüzgârı yüzünüze alacak şekilde yolculuk etmekten kaçının.

Saç kurutma makinelerini yüksek ayarda kullanarak fazla ve aşırı sıcak ya da soğuk hava üflememesine dikkat edilmeli.

Sadece ilaçla ve hastanın uyması gereken kurallarla yaşanılabilir kılınmaya çalışılan migrenin kalıcı olarak tedavisinde son yıllarda kaydedilen gelişmeler birçok hastanın migrenine son vermektedir. Migrenin kalıcı tedavisi artık ülkemizde de uygulanmakta olup, sonuçları son derece yüz güldürücüdür.

Tedavide mucize beklentisi gerçek oldu

Amerika’da Plastik ve Estetik Cerrahlar tarafından geliştirilen migren ameliyatı, yıllarca bu hastalığı yaşayan insanlar tarafından mucize gibi algılanıp, inanılması zor bir gelişme olarak değerlendirilmekte, ancak sonuçları görünce bunun bir mucize olmadığı ve gerçek bir kurtuluş yolu olduğu birebir yaşanmaktadır.

Uygun migren hastalarında kalıcı olarak tedavi imkânı sunan migren ameliyatı ülkemizde birkaç yıldır uygulanmaktadır.

Bugüne kadar ameliyat olan onlarca hastamız, ameliyattan 1 ay sonra sonuçlara inanamamakta, yıllarca yaşadığı şiddetli migren ataklarından kurtulmanın şaşkınlığını ve mutluluğunu yaşamaktadırlar. Peki bu hastalarımız nasıl migrenden kurtuldular? Tedavi sürecini özetlemek gerekirse, öncelikle hastalarımızın gerçekten migren hastası olup olmadığını, migreni ne sıklıkla, ne kadar süre ile yaşadığını ve buna benzer detayları, migrenin başlangıç bölgelerini netleştirdikten sonra hastalarımızın migren ameliyatına uygun olup olmadığına karar veriyoruz. Hastalarımızın auralı ya da aurasız migreni olması ameliyat için bir engel teşkil etmiyor. Önemli olan bir nörolog tarafından migren teşhisinin konulması.

Ameliyat olan 100 hastadan 90’ı migren hoşça kal diyor

Ameliyatı, migrenin başlangıç bölgesine yönelik gerçekleştiriyoruz. Başın şakak, ense ya da alın kısmında yer alıyor bu başlangıç bölgeleri. Birkaç santimlik küçük kesilerden mikro kameralarla girip, migreni tetikleyen ana sinir dokularını serbestleştiriyoruz. Bu sinir dokuları saçlı deri ile kafatası kemiği arasında. Yani beyine bir müdahale sözkonusu değil. Böylece örneğin kış aylarında rüzgâr ve soğuk serbestleşen sinir dokularında migreni tekrar tetikleyemiyor. Ameliyat bölgesi en geç iki haftada iyileşirken, migren atakları 1 ay içinde sonlanıyor. Ameliyattan yarar görme oranı yüzde 90. Ameliyat olan hastalarımızın 3’te 2’si migrenden tamamen kurtulurken, diğer hastalarımızın migren ağrı şiddeti normal baş ağrısı seviyesine ve sıklığına çekiliyor. Dolayısıyla hastalarımızın yaşam standardı bir anda beklenmedik bir şekilde yükseliyor ve migrensiz, ilaçsız bir yaşama merhaba diyorlar.

Plastik ve Estetik Cerrah Doç. Dr. Tayfun TÜRKASLAN

www.migrenameliyat.org

www.facebook.com/migrenameliyati