Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ekim '10

 
Kategori
Siyaset
 

16-0-0

16-0-0
 

Yargıda seçim tartışması


12-2-2, 10-5-1, 9-4-3 değil de 16-0-0. Bu sonucu iyi değerlendirmek gerekiyor. Adaylığı süreç öncesinde çok tartışılan Adalet Bakanı müsteşar yardımcısı 6 bin küsur oyla 1. oldu. YARSAV ve DEMOKRAT YARGI derneklerinin desteklediği adaylar ise ilk 16'ya giremedi. Oy kullananlar AKP teşkilatları değildi, yurdun dört bir yanına dağılmış hakimlerdi.

Aslında ilkokul yıllarımızdan günümüze ulaşan bir problem bu. Sınıf başkanını, Onur Kolu'na üyeleri, dernek yönetimini seçerken kaçımız liyakata göre karar verirdik? Çocukluğumuza, ergenliğimize, gençliğimize, öğrenciliğimize, yetişkinliğimize baktığımızda hep şunu görüyoruz: İnsanoğlu kendini yakın hissetiği, dost olarak gördüğü, arkadaşı olarak kabul ettiği, yarın kendisine daha faydalı olacağını gördüğü kişileri, güçlü olanı, iyi olanı, güzel olanı her türlü mevkide seçme yoluna gider. Eş, dost, ahbap ilişkileri liyakatın hep önündedir. Çoğumuz için.

Örneğin, yerel seçimlerde adaya oy veririz, partiye değil. Çünkü o şehri 5 yıl boyunca yönetecek, havasını suyunu iyileştirecek ya da zehirleyecek olan, adaydır, adayın ekibidir. O oyumuzu ister, biz ise onun iyi çalışmasını. Çalışırken de bize faydalı olmasını.

Ya da Popstar yarışmasında sesi güzel olandan ziyade etkileyici mesajlar veren, mağdur gibi görünen isimlere oy vermeyi çok severiz. Neden? Onlara oy vererek sosyal hayatımızdaki eksikliğimizi kapattığımız ve mağdurlara destek olduğumuzu düşünmemizi sağladığı için. Yine soyut, manevi bir tatmin sözkonusudur.

Yani ömrümüzün her anında hemen her seçimde bizi doyuma ulaştıracak çıkar ilişkileri egemendir. Çıkar ifadesini kötü anlamda kullanmıyorum. Hepimiz hayata çıkarlarımız ölçüsünde bağlanıyoruz, yolumuzu koyduğumuz hedefler, kişisel çıkarlarımız çiziyor. Dolayısıyla "ÇIKAR" sözcüğünden çekinmemek, korkmamak gerekiyor.

Çıkara tamam peki bunu yaparken dengeyi neden tutturamaz insanoğlu? Neden hep bir futbol maçının taraftarı gibi davranmaya meyillidir? Neden ya ak'tadır ya da karada? Griyi sevmez?

Üyesi olduğum partinin 2002'deki milletvekiliği seçimleri öncesi ön seçimleri vardı. Seçim bölgem için 30'a yakın aday başvurmuştu. Ve Gençlik Kolları toplandı, teşkilatın ileri gelenlerinin de baskısıyla oy verilecek isimleri belirlediler. Toplantı yapılması ve fikir alışverişinde bulunulması güzeldi ama toplantının sonunda "Arkadaşlar, ön seçimde şuna şuna şuna oy veriyoruz" kararı çıkması ne kadar demokratikti?

Zaten oylar gizliydi, kimin kime oy vereceğini bilemezdiniz. Ancak yine de bu karar alınıyordu ve ne tesadüftür ki seçimlerde de benzer bir sonuçlar çıkıyordu.

Ben ise yeni üyelerden olduğum için oy kullanmamıştım. Ama oy kullansaydım oylarımı hem teşkilatın hassasiyetlerine, hem kendi beğenilerime hem de sosyal siyasi gerçekliklere bağlı kalarak dengeli şekilde dağıtmayı düşünmüştüm. Mesela en az 2 kadın adaya, 1 engelli adaya, 1 tane de 30 yaşından küçük genç adaya oy verecektim. Aday çıkmış olsaydı bir gayrimüslime kesinlikle oy verirdim örneğin. Bu, benim için önemli bir denge durumuydu. Farklılıktan korkulmamalıydı.

Ama oy verenlerin çoğu buna dikkat etmiyor, kim daha çok eşantiyon dağıtıyorsa, sigara parası ödüyorsa, oğluna iş bulma vaatleri inandırıcı geliyorsa ona oy veriyordu. Kızıyor muydum? Hayır aslında. Demek ki o kadın adaylar, o engelli aday, o 30 yaşın altındaki genç kendini siyaset üstü konumlandıracak eylemler geliştirememişti. Ve siyaset zemiminde kaliteyi ve seviyeyi artıramamışlardı.

6 bin hakimin oyunu alan Adalet Bakanı Müsteşar Yardımcısına ya da bu oyu verenlere kızamazsınız. Hak edilmiş bir sonuç, özgür irade ile alındığını varsaydığımız oylar vardır. Ancak ve ancak, insanların gizli oyun ne kadar değerli ve kutsal olduğunu öğrendiği gün daha dengeli sonuçlar üretebilirsiniz. İşte burda maalesef işimiz çok zor. "Denge" sözcüğünün kutsallığını öğretmek insanlara çok da kolay değildir. Bunu öğretirseniz sandıkta ne şekilde oy kullanacağını daha iyi bilir.

Keşke 16-0-0 olmasaydı bu seçimin sonucu. 14-1-1 olsaydı; diğer 2 dernekten de üye seçilmiş olsaydı. O zaman bu çok renkli demokratik seçimin anlamı daha başka olurdu. O sandığa gidip oy atanların öncelikli olarak bunu düşünmesinde fayda görüyorum. Sonra da "Yargıya karışmıyoruz, tarafsız yargı, bağımsız yargı" deyip el altından liste hazırlayanlara düşünme çağrısında bulunuyorum: Mücadele ettiğiniz yer futbol sahası değil, mülkün temeli adaletin koridorlarıdır. Aman ha! O mülkün zeminini çatırdatmayın!

 
Toplam blog
: 78
: 1198
Kayıt tarihi
: 12.10.10
 
 

Alice'in harikalar diyarındaki cennet bahçesinden sesleniyorum sizlere. Burada önyargı, olur olma..