Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mayıs '09

 
Kategori
Siyaset
 

19 Mayıs 1919- 19 Mayıs 2009

90 Yılda ne değişti. Neler kazandık, neler kaybettik?

Acaba 19 Mayıs’ı Gençlik ve Spor Bayramı olarak kutlamak ne derece doğru? Gençler aslında neyi kutladıklarının farkında mı?

Atatürk’ün ölümünden sonra 20/06/1938 tarihli bir kanunla “Gençlik ve Spor Bayramı “ olarak kutlanmasına karar verilen bu günün bizlere yeteri kadar anlatılamadığını düşünüyorum. İstiklâl savaşının başlangıcı olması nedeni ile bence önemi çok daha fazla. 12 Eylül’den sonra başına “Atatürk’ü Anma” da eklenince ismi oldu ” Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı”.

O günlerin, içinde barındırdığı hüznü, korkuları, ölümleri, paylaşılmışlıkları düşünürseniz, bir toplumun, inanılmaz kararlılığın harekete geçişini görürsünüz. Olaya birde bu noktadan bakalım.

18-23 Mayıs 1919 tarihleri arasında başta Halide Edip Hanım da olmak üzere devrin aydınları, hatipleri coşkulu mitinglerle, o meydanlarda bıkmadan, usanmadan, korkmadan “Bağımsız yaşama hakkı ve bu hakka gösterilecek saygı” (Türk Tarihi:syf:221) diye memleketimin o günlerdeki sıkıntısını anlatıp gösterdiler. Ne tesadüf bugünde benzerlerini yapıyoruz.

Aslında 1919'larda başlatılan kavganın tarihçesini okullarımızda hep okuduk, hala da okutuyoruz. Ama, galiba ruhunu, özünü, amacını ve vasiyetini anlayamamışız, anlatamamışız. Anlasaydık bugün kendimizin işlettiği Resmi Kurum sayısı o gün bırakılanlarının misli fazlası olurdu. Bugün bir elin parmaklarından bile az.

Bu ülkeyi seven ya da sevmeyen, bağımsız olmayı isteyen ya da istemeyen, Atatürk’ü anlayan ya da anlamayan herkese 19 Mayıs’ı kutlamak için ne yaptınız diye soruyorum. Sadece takvimlerimize katılan bir tatil daha. Acaba önünde ya da arkasındaki günleri de ekleyebilirsem kaç gün tatil yaparım. Hoş bu fikir bütün Milli ve Dini bayramları kapsıyor artık günümüzde.

M. Kemal’in 27 Ekim 1922 yılında İstanbul’dan Bursa’ya gelen öğretmenlerle yaptığı konuşmadan bir bölümü paylaşmak istiyorum sizlerle.”Bir ulusu, uğradığı herhangi bir yıkımdan kurtarmakta, bir ulusu uyandırmakta, aydınların ne önemli bir görevi olduğu gözden kaçamaz. Diyebiliriz ki bugüne ulus aydınlarının, doğruluğu, namusu, ulusu ve yurdu sevip kollayan çabaları ve hele günlük çıkarları hiçe sayan yüce duyguları ile kavuşabilmişizdir.” (Atatürk Atatürk’ü Anlatıyor.syf:507)

Nerelerde hatalar yaptığımızı düşünelim, başkalarının hediye ettikleri güzellikleri kaybetmeden önce kıymetini bilelim. Önce günün anlatmak istediklerini kavrayalım sonrasında gençlerimiz zaten spor yapar. Önce birbirlerine taş atmalarını, yok yere ölmelerini önleyelim. Günümüze açıklık getirmesi dileğiyle yine M. Kemal’in 27 Ocak 1923 İzmir konuşmasından bir bölümü paylaşıyorum son olarak.

Kayıtsız şartsız ulus egemenliğini ulusun elinde tutmak ve bunu kollamak demek, bu egemenliğin en küçük parçasını bile, adı, sanı ve durumu ne olursa olsun hiçbir yere, hiçbir kimseye vermemek, verdirmemek demektir. Bununla ne demek istediğimi kolaylıkla anlayabilirsiniz. Biz daha tam kurtulmuş değiliz. Atılan adımlar bundan sonra atılacak adımların başlangıcıdır. Bir kimse, daha başlangıçtayken sona erdiğini sanırsa dünyanın en derin aldanma uçurumuna düşmüş olur. Biz daha çok adımlar atmak zorundayız. Bu adımlar hem çok hızlı, hem çok uzun olmalıdır. Bu adımları doğru ve belirli bir yönde atabilmek için kendi alınyazımızı kendimiz yazmak durumundayız.” (Atatürk Atatürk’ü Anlatıyor. Syf: 7)

Yazının başındaki soruya cevabınız benimle aynı ise şu anda yüzünüz benimki gibi kızarmış olmalı.

 
Toplam blog
: 97
: 395
Kayıt tarihi
: 15.04.09
 
 

Felsefe, edebiyat, bu alem, öteki alem, uzay, evrensellik; kısacası genelin, "aman canım işin mi ..