26 Ağustos

Savgili blogcular

Bu, sizlerle paylaşacağım ilk yazım. Dilerim beni ailenize kabul edersiniz.
Bu gün 26 Ağustos. Ulusumuzun yeniden dirilişi anlamına gelen kurtuluş savaşımızın son ve düşmanı denize döken muharebenin başlangıç günü. Gönül bu muhteşem günü daha bir başımız dik olarak kutlamak isterdi. Ancak ben başka bir konuya değineceğim. Çanakkale muharebesi. Mehmetçik yüz binlerce şehit vermek pahasına bizden kat be kat üstün kuvvete sahip düşmanı yurda sokmamış geri çekilmek zorunda bırakmıştı. Doğal olarak destanlar yazılmış, bir çok yazar gerek roman, gerek tarih, gerek şiir, gerekse inceleme olarak bu savaşın üzerinde durmuş, onu tarihin tozlu sayfalarında kalacak sıradan bir savaş olmaktan kurtarmış Türk kelimesi ile birlikte anılır hale getirmiştir. Günümüzde savaşın bir bölümünün seçtiği yer anıt mezarlık haline getirilmiştir. Milli eğitimin de katkısı ile birçok okul öğrencilerini toplu olarak o anıt mezarlığı ziyarete götürmektedir. Sivil toplum örgütleri her yıl çeşitli etkinlikler düzenlemektedir. Bunların hepsi doğru ve güzeldir. Ancak; bir başka pencereden baktığımızda, onca şehit vererek boğazlardan geçirtmediğimiz düşman, kısa bir süre sonra elini kolunu sallayarak boğazları geçip bizi teslim aldı. Yani başka bir deyişle bu zafer ülkemize bir fayda sağlamadı. Tabii ki burada şanlı Mehmetçiğimizin canı bahasına verdiği onur mücadelesini küçümsüyor değilim. Ama sonucuna baktığımızda Osmanlı devletinin galip çıktığı son muharebe idi.

Sevr anlaşması ile yurdumuza düşman girmiş, istediği yerleri parsellemiş, son Türk devletini tarihten temelli silmek için Yunanı taşeron tutmuştu. Ancak Türk halkı bunu kabullenmemiş, top yekun bir başkaldırıda bulunmuştu. Elinden silahı alınmış, orduları dağıtılmış, yakın geçmişteki uğursuz savaşta savaşabilecek insan gücünün çoğunu kaybetmiş, fakir, yer yer aç birmillet büyük Atatürk’ün dehası ve çevresindeki bir avuç aydınla birlikte yaptığı, bütün dünyaya ders niteliğindeki planı ile bütünleşmiş, Sevr anlaşmasını yırtıp atmıştır.

26 Ağustos 1922 tarihi bu örneği görülmemiş onur ve varolma mücadelesinin, Türk’ü tarihten silme hevesinin batılı devletlerin kursağında kaldığı, diğer mazlum milletlere örnek olan bu kurtuluş mücadelesinin altına atılmış imzadır. O gün şımarık batı, Türk ile birlikte yaşamasının zorunluluğunu, başka çaresi olmadığını anlamıştır. İşte bu yüzden Başkomutanlık Meydan Muharebesi belki de Türk tarihinin en anlamlı, en iyi incelenmesi, gençliğe en iyi biçimde anlatılması gereken bir muharebesidir.

Tabii ki laik bir devletin kuruluşunu müjdeleyen böyle bir muharebenin, şimdiki geri yönetim zihniyeti tarafından yeterince anlatılmasını beklemek, biraz saflık olur. Ama ne yazık ki bu günkü görsel ve yazılı basının büyük bir kısmında bu konuda hiçbir haber yok. En azından Çanakkale savaşlarını çarşaf çarşaf haber yapan basın, bu günde görevde olmalıydı. Görüyorum ki bu konuda görev bizlerindir.