Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ocak '18

 
Kategori
Sinema
 

27. Uluslararası İstanbul Film Festivali Sekizinci Günü, "Abla"nın Gördüğü Dört Yeni Film

27. Uluslararası İstanbul Film Festivali Sekizinci Günü, "Abla"nın Gördüğü Dört Yeni Film
 

Dante 01, film afişi


Bomonti'den yürüyüp geçerken "abla"nın gözlediği; hafta içi, kucakta puf tavşan terlik, pijama/eşofman üzerine kalın mont, atkı, bere giydirilmiş bir başka eve bakılmaya götürülen bebekler manzarası, hafta sonu yerini, hayat pastasından ballı iri bir parça kapabilsinler diye kurslara sürüklenen mahmur çocuklara bırakmış!

Bol ödüllü bir gala filmi: Savage Ailesi, yönetmen Tamara Jenkins. Laura Linney ile Philip Seymour Hoffman çocukluklarında kendilerini terkeden babalarını iyi bir bakım evine yerleştirmeye özenen iki kardeş. Amerikan toplumunun, Batılıymış gibi davrandığımız halde kendimizi doğulu hissedip, öyle de davrandığımız için anlamakta zorlandığımız aile ilişkileri üzerine bir film daha diye düşünen "abla" kardeşlerin, büyük bir kısmının sebebi bunak babalarından çoook daha derin problemleri vardır! Oyun yazarı kızkardeş, oyununu okuyan Nijeryalı hastabakıcının, içeriği orta sınıfın sızlanmaları biçiminde yorumlamasından korkarken, genç adam üzücü bulduğunu söyler.

Rüzgâr Adam, Kazak senaryo yazarı Khuat Akhmetov'un ilk yönetmenlik denemesi; Doğu Avrupa ve Rus filmleri, köklü sinema geleneği ve üzerinde yaşadıkları geniş toprakların altındaki tünellerde, Dünya'nın dibinde, başka boyutta yaşadığı bilinen varlıkların verdiği muhteşem ilham dolayısıyla "abla"nın öncelikli seçtiği filmlerdendir. Orta Asya'nın boydan boya Agartha denen uygarlığı barındırdığını düşünür "abla"; OHAL kaldırılır kaldırılmaz gittikleri Doğu Anadolu gezisi sırasında rastladıkları, Van yakınlarındaki Ağartı Köyü, Hindistan Varanasi'de izledikleri nasıl yazıldığını bilmediği Aarti (Kozmos'u arındırma) töreni ve mağara ağzında aydınlık, parıltı, ışık anlamına gelen Agartha ismi arasında kendince paralellikler kurar. Film, kanatlı dilsiz ihtiyar Rüzgâr Adam'ın küçük oğlanın yaşamını iki kez kurtardığı bir ayağı gerçeklik, diğeri ötealem boyutunda bir hikâye anlatır.

Bir Tunus filmi Balıklı Bulgur, yönetmeni Adellatif Kechiche: Kalabalık göçmen bir ailenin yorgun babası Süleyman'ın tersanedeki 35 yıllık işi ardından kalkıştığı yeni atılımın, sonlara doğru düşen tempoyla neredeyse gerçek zamanlı anlatıldığından büyük gerilime yol açan hikâyesi. Çok lezzetli kuskus yapan anne, nazara inanır; "abla" da bakışın olumsuzluk yaratabilecek düşünceyi taşıdığına inananlardandır, "yalnızca" der "bu günkü bilgimiz bunu açıklamaya yetmiyor, hepsi bu!" Doğu-Batı toplumları arasındaki kültürel çatışma, yabancılık; tüm iyiniyete karşın farklı bakış açıları, bıçak sırtı yaşamlar... Festivalin en iyi filmlerinden!

Jean-Pierre Jeunet'yle birlikte senaryosunu yazıp yönettikleri ilk iki filmleri Şarküteri ile "abla"nın daha çok beğendiği Kayıp Çocuklar Şehri'nden sonra Marc Caro'nun ilk solo filmi, vizyona girecek filmlerden: Dante 01 Tıklım tıklım dolu Emek Sineması sahnesinde, kısa boyunu şaka konusu yaparak mikrofona zıplayan yönetmenin "bir delinin deliler hakkında yaptığı bir film, umarım fazla delice bulmazsınız" sözleri alkışlarla karşılanır. Uslanmaz deliler üzerinde psikolojik deneylerin yapıldığı uzay gemisine önce mucizeler yaratan bir "hasta", ardından, kıdemli kadın görevlinin "ruhun sırlarını DNA'yı tamir ederek mi çözeceksiniz?" diye karşı koyduğu, amacı nanoteknoloji ile genetik tamir deneyleri yapmak olan genç bir kadın görevli gelir. Bilimkurgu, psikoloji, gerilim, mistisizm! Muhteşem! "Abla" daha ne ister?

 

 
Toplam blog
: 591
: 63
Kayıt tarihi
: 27.07.15
 
 

İstanbul'da 20 yıldan fazla, tasarımcı grafiker olarak çalışırken bir kız çocuğu da yetiştiren "a..