30 Ağustos'u geride bırakırken

30 Ağustos’u Geride Bırakırken.!

Türkiye, 86.yıldönümünü kutladığı 30 Ağustos Zafer Bayramı’ nı, iç ve dış politika sorunlarıyla beraber geride bıraktı.

İç politik sorunlardan en belirgini olarak göze çarpan durum ise, Genelkurmay Başkanlığı devir teslim töreninde İlker Başbuğ’ un değindiği konulardı. İlker Başbuğ, Üniter devlet, Ulus devlet ve Laik devlet vurgusu üzerinde durdu. Bu sorunlara değinmesinin en belirgin niteliği ise Türkiye’nin bu sorunları şiddetli bir şekilde yaşamış olmasıydı. Üniter devlet özelliği bölücüler ve emperyalistler tarafından yıkılmak istenmekte, Ulus devlet anlayışı, yine bölücü örgüt ve dış dinamiklerin etkisi sebebiyle ırkçılık olarak görülmekte, Laik devlet ise Anayasa Mahkemesi tarafından tescillenmiş olan Laiklik karşıtı AKP tarafından yıkılmak istendiği sonucu, sorunları apaçık ortaya koymaktadır.

Dış politikada ise Rusya ile Türkiye arasında ciddi bir kriz bulunmaktadır. Karadeniz’e giren ABD gemilerinin Karadeniz’den çıkmasını isteyen Rusya, Türkiye’ye gerekli ültimatomu verdi. Türkiye ile Rusya arasında gerek ekonomik, gerek siyasi ve gerekse de askeri sorunlar baş gösterebilir. Şu anda iki ülke arasında diplomatik sorunlar bulunmakta ve bu diplomatik sorunlar her an diplomasi dışı unsurlara dönüşebilir.

Türkiye, Kafkasya krizinde tutumunu iyi belirlemeli. Kafkasya paktı adında oluşturulmak istenen platform gerçek çözümün dışında kalacaktır. Türkiye’ nin Güney Osetya ve Abhazya’ yı tanıması Türk-ABD ilişkilerini ve Türk-AB ilişkilerini iyice gerecektir. Ayrıca NATO üyesi bir ülkenin Amerikan karşıtı bir girişimde bulunması zor gözükmektedir. Türkiye çok boyutlu dış politika ekseninde iki tarafla da ilişkilerini optimum seviyede tutmalı ve ülke çıkarı neyi gerektiriyorsa onu yapmalıdır.

Dünya gündemini artık Kafkasya Sorunu meşgul etmektedir. Yeni enerji kaynaklarına sahip olmak isteyen ABD’nin Avrasya politikası, Rusya’nın engellemeleriyle karşılaşacaktır. Bu büyük coğrafya bir “Satranç Tahtası” misali iki ülke arasında gerek siyasi gerekse de diplomatik oyunları belirleyecektir. Bu durumda Türkiye’nin tutumu büyük önem kazanmaktadır. Türkiye’nin bölgedeki konumu ve tutumu, dış politika süreçlerini de belirleyecektir.

30 Ağustos böyle bir havada geride kalırken, her düşünenin aklında beyin fırtınaları esmektedir. İç ve dış politika süreçlerinde Türkiye, siyasi hayatının belki de en önemli dönemlerini yaşamaktadır. Çünkü Dünya siyaseti bir soğuk savaş siyasetine doğru gitmekte ve devletlerin (ABD ve Rusya) tutumları, bölgesel ve stratejik öneme sahip ülkelerin (Türkiye) gerek iç gerekse de dış politikalarını belirleyen unsur olacaktır.