- Kategori
- Doğal Hayat / Çevre
5G Herkesi
Baz istasyonları ve yüksek gerilim hatları
5 G den Dünyaya
Yanımızdan ayıramayacak kadar korktuğumuz cep telefonları vb. kablosuz iletişim teknolojileri, yaşam konforumuzu arttırırken, bunların sağlığa ilişkin olumsuz etkilerini hep göz ardı ettik. Üzücü olan ise, ülkemizin cep telefonu ve dolayısıyla kablosuz iletişim kullanımında “Avrupa birincisi” olduğunun, Bilgi Teknolojileri Kurumu (BTK) tarafından, yılın her çeyreğinde, "Gururla" açıklanmasıdır. Maalesef bu, bizim Avrupalılara nazaran daha fazla radyofrekans radyasyonlara maruz kalmamız anlamına geliyor.
Daha da üzücü olan ise, ülkemizdeki çocukların cep telefonu kullanımının, "On yaş"ın altına düşmesidir. Oysa, cep telefonları veya diğer kablosuz iletişim araçları çalışırken, hem “Radyofrekans radyasyonlar (RFR)” , hem de çevrede “Oldukça düşük frekanslı manyetik alanlar (Extremely Low Frequency magnetic Field: ELFMF)” oluşturmaktadırlar. Bu iki konuda yapılan bilimsel araştırma verileri, “Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)” nün, bu ışın ve alanları, “2B (Muhtemel Kanserojen)” grubuna almasıyla sonuçlanmıştır.
Şimdi de, böyle sağlık riskleri barındıran cep telefonlarının tarihsel gelişimine bir göz atalım. Birinci (1G), ikinci (2G) nesil telefonlarla sadece konuşma ve mesajlaşma yapılabiliyorken, ardından hayatımıza giren üçüncü nesil telefonlarla (3G) yani akıllı telefonlarla olay farklı bir boyut kazandı. Artık telefonlar internet hizmeti de verir oldular. Dolayısıyla internetle yapılan tüm işler bir telefona sığar oldu. Anlayacağınız cep telefonları, oyun dahil bir çok imkan sağlayan birer taşınabilir bilgisayara dönüştü. Bu da yetmedi dördüncü nesil (4G) telefonlar hayatımıza girdi. Ülkemizde ise 4.5 G diye bir sisteme geçildi.
Akılsız olan 1G ve 2G telefonlarda sadece bir anten varken, akıllı telefonlarda ise çok sayıda anten kullanıldı. Dolayısıyla, akıllılar akılsızlara göre çok daha fazla radyasyon yayan cihazlar olarak hayatımızdaki yerlerini aldılar. Bu da akıllı telefon kullanıcılarının daha fazla radyasyona maruz kalması anlamına geliyor. Cep telefonları ile beyin tümörleri ya da bazı hastalıklar arasında ilişki olduğunu öne süren bilimsel araştırma sayısı hızla artarken, beşinci nesil telefonlar (5G) gündeme taşındı.
2020 yılında hayata geçmesi beklenen 5G ile ise, sadece cep telefonu taşıyanlar değil, bu dünyada yaşayan herkesin, istese de istemese de, radyofrekans radyasyonlara maruz kalması ile sonuçlanacak gibi. Başta gelişmiş ülkeler olmak üzere çeşitli ülkelerde bu konuda araştırma yapan, benim de aralarında bulunduğum, yaklaşık iki yüz araştırmacı İlgili mercilere başvurdu ve 5G hayata geçirilmeden, sağlık ve çevre üzerine etkilerinin araştırılması konusunda önerilerde bulundu. Ancak konuya ilişkin henüz net bir sonuç elde edilmedi. Bu nedenle konunun öneminin farkında olan araştırmacılar veya konuya duyarlı kurumlar, ellerinden geldikçe endişelerini toplumla paylaşıyorlar.
Toplumsal duyarlılık oluşturmak ve 5G nin risklerine dünyanın dikkatini çekmek için, 16 Haziran 2018 Cumartesi günü, İspanya'nın Segovia kentinde bir insan zinciri kurulacak. ABD, Kanada, Fransa, İspanya'dan katılan bilim adamlarının sunumlarının yanı sıra, 17 Haziranda da konuşmalar, atölye çalışmaları, yuvarlak masa toplantıları yapılacak. Daha fazla bilgi için; https://www.stop5g.