5.Koçluk Konferansı Ardından

5. ICF Konfrenası  geçen hafta gerçekleşti. Koçluk konferansı tüm mesleki konferanlarda olduğu gibi alanda  gelişmelerin öğrenileceği, araştırmaların  yeniliklerin paylaşılacağı,alandaki kişilerin birbirini görüp sohbet edeceği  katma değeri yüksek bir gün olması gerekirken, benim için önemli bir hayal kırıklığı idi..

Konuşmacıların hedef kitlenin kim olduğundan haberi olmadığını anladığımız konuşmaları ile ayrılan zaman,emek ve paraya değmeyen bir kayıp idi.

Konferans Enver Aysever’in “Kişisel Direnişim” başlıklı konuşması ile soğuk duş etkisi ile başladı.

“ben koçları ve kişisel gelişimcileri sevmem” cümlesi ile başlayan, ”siz düşündüğünüzü mü sanıyorsunuz” la devam eden, ” bu sponsorlara mı teşekkür edeceğim, teşekkür etmem bunlar kapitalist düzenin kan emicileridir” le ilerleyen, ”ben plaketleri atıyorum, boşuna bana plaket vermeyin” le son bulan direnişin patavatsızlıkla  karıştığı bir konuşma ile başladı. Anlaşılıyor ki Enver  Aysever koçluk mesleğini kapitalizmin pompaladığı sosyetik bir meslek sanıyor, hatta meslek bile değil, boş bir uğraş olarak biliyor.  Merak edip bu koçluk neyin nesi dememiş, o kapitalist düzenin ona sunduğu bilgilerle yetinmiş. Belli ki hiç hem de hiç düşünmemiş üzerinde.. Tek düşündüğü dürüst mü olayım durumu mu idare edeyim olmuş onu da iyi ki dürüstlükten yana kullanmış.

Gerçekten nasıl çağrıldığını ve neden geldiğini çok merak ediyorum..

Üstelikte  beğenmediği, haz etmedeği bu kitleye bir de kitap imzaladı, kapitalist düzenin bir parçası olarak. Hele bu konuşmasında n dolayı bir de para aldı ise çok keyifli olmuştur onun açısından ve eminim çıkışta bize epey gülmüştür.

Diğer konuşmacılar da  bir koça vizyon katmaktan, bir şey öğretmekten uzaktı.. Üniversite kariyer günü konuşması tadında bireysel konuşmalar oldu.(öğleden sonraki ilk oturumdan sonra çıktım, sonraki konuşmacılara haksızlık etmek istemem) Elbette en kötü durum bile çok öğreticidir. Öğrenen zihniyetteki koçların çok şey öğrendiğinden de  eminim.. Yazık ki bu konferanslara olan ilgi açısından dezavantajlı olacaktır.

Elbette bu sadece onun sorumluluğu değil. Organizasyon komitesi yeterince bilgi vermemiş olduğu için o da karşısında kuaförden çıkmayan, marka düşkünü,  sıkıldığı ve moda olduğu için koçluk yapan insanlar topluluğuna konuştuğunu düşünerek aşağıladıkça aşağıladı..O kadar aşağıladı ki” bir de gülüyorsunuz durumunuza diyecek kadar, birbirinizin e maillerini alın lazım olur diyecek kadar..

Bu talihsiz konuşma  bazılarınca pek de alkışlandı gariptir ki. Çözümleyemediğim nokta da tam olarak bu.. Onlar da mı durumu kurtarmak için yaptılar bunu, yoksa onlar mı koç değildi..

3. Koçluk konferansına katılmıştım, oldukça yararlı ve keyifli geçmişti. Bir şeyler öğrenerek ve fark ederek ayrıldığım o konferansa karşılık  5. Konferans tam bir hayal kırıklığı oldu.3.Koçluk konferansının katılım sayısı da bu konferanstan çok daha fazlaydı diye hatırlıyorum..Kalite düştükçe katılımda düşüyor demek,şaşıran olur mu buna?

Konferans içeriği nasıl kurgulandı bilmiyorum  ne amaçlandı bilmiyorum.. Bildiğim şu ki 175 Euro bedelli , tam gün zaman alan bu konferans  boşuna verilmiş para ve boşa geçmiş zamandan başka bir şey değildi.

Bundan sonraki konferanslar için organizasyon komitesinin şu soruları sorması yerinde olur;

Bir koç bu konferansa ne almak  için gelir?

Bir koç için anlamlı ve yaralı olabilecek konuşmacılar kimler olabilir?

Bu konferansı en faydalı biçime nasıl getirebiliriz?

Bu soruların cevapları doğru verilirse,6.konferansa gelenlerden alacağımız duymla belki 7. Konferansa gelmeyi düşünürüz. Çoğul kullanıyorum çünkü dayanamayıp çıkan başka katılımcılarla  benzer şeyleri düşünüyorduk.

Özetle bu yılki konferans kişisel beklentilerimin oldukça altında gerçekleşti ve bir organizasyonun nasıl yapılmayacağına dair pek çok şey öğretti..