8 Mart

Türkiye’den Rakamlar ( Milliyet, 8 Mart 2001)

1. Şehirlerde evli kadınların % 18’i, köylerde de % 76’sı eşleri tarafından dövülüyor.

2. Kadınların % 57, 7’si evliliklerinin ilk gününde şiddetle karşılaşıyor.

3. Aile içi suçların % 90’ını kadına karşı işlenen suçlar oluşturuyor.

Dünya Kadınlar Gününde bugün de ilk başlarda yapıldığı gibi eşitlik için, bağımsızlık için, politik haksızlıkların ortadan kalkması için, daha iyi yaşama ve çalışma koşulları elde edebilmek için çalışılıyor.

1910 yılından itibaren yasallaşmış bu güne ne kadar sahip çıkabildik ve neresindeyiz.?

Yukarıda yazılı iststistikler hala kadının köy veya kent değişmemeksizin sosyal statüsü her ne olursa olsun şiddete uğradığı gerçeği ayna gibi karşımızda.

Fiziksel yeterlilik kadının acizliğini değil erkeğin manevi yetersizliğini ortaya koyan en çıplak görüntü.

Statü sahibi ekonomık özgürlüğü olan kadının yetersiz erkeğin şiddetine maruz kalıyor. Malesef aile içi şiddeti saklayan bir çok yetişkin evlilikleri süresince mor bir vücut ve ruhla gezmeye devam ediyor.Toplumsal baskılar da kendi içinde farkında olmadan şiddeti destekler hala geliyor..Psikolojik baskıyı yaşatan toplum dul kadın damgasını da beraberinde detekleyerek yaşam hakkını elinden alıyor.

Öyleyse , toplum için 8 Mart ne ifade ediyor? Bir çok kesim için bir HİÇ olduğunu söyleyebilirim.

8 Mart günü yine şenlikler düzenlenecek yürüyüşler yapılacak ve anlamlı bir günün anlamsız kutlamalarına Türkiye seyirci kalıcak.

Açıkcası bırakın devlet başkanı bir kadın görmeyi de , dil ve fiziksel şiddetin önüne nasıl geçilir bunu düşünelim bunun üzerine kafa yorup patlatalım. DUR kelimesini her yıl işlemek yerine uygulamacı projeleri geliştirip destek verelim.

Çocuklar için geliştirilen ve halen de uygulanan bir çok projeyi biliyor ve görüyoruz.

Ancak şunu da unutmamak gerektiğini düşünüyorum sağlıklı ebebeyin sağlıklı çocukların oluşmasında da temel nokta.

Dünya Kadınlar Günü,

Anlamsız bir boy gösteriş ve arkasından gelen dipsiz bir kuyu misali kendini teslim etmemesi temennisiyle....

"Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadınından fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadını kadar emek verdim diyemez. Erkeklerden kurduğumuz ordumuzun hayat kaynaklarını kadınlarımız işletmiştir. Çift süren, tarlayı eken, kağnısı ve kucağındaki yavrusu ile yağmur demeyip, kış demeyip cephenin ihtiyaçlarını taşıyan hep onlar, hep o yüce, o fedakâr, o ilahi Anadolu kadını olmuştur. Bundan ötürü hepimiz bu büyük ruhlu ve büyük duygulu kadınlarımızı, şükranla ve minnetle sonsuza kadar aziz ve kutsal bilelim."