Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mart '15

 
Kategori
Kitap
 

Alıcısı olmayan mektuplar

Alıcısı olmayan mektuplar
 

“Aşkıma değil belki ama aşka yazdım bu mektupları” İsmet Bora Binatlı /Resim:internetten alıntı


“Aşkıma değil belki ama aşka yazdım bu mektupları”

İsmet Bora Binatlı

Günümüzde artık pek mektup yazan olmasa da… Mektuplar kitapları süslese de… Gönderilmemiş olsalar, alıcıları olmasa da edebi bir tür olarak karşımıza çıkması güzel, bir o kadar da nostaljik; hele hele de bu mektuplar o kutsal duyguyu, aşk’ı anlatıyorsa tadından okunur, dönülür bir daha okunur.

Düşünüyorum nedir okuyucuyu mektuplara böylesine çeken diye. Sonra kendi okuduğum mektuplardan bazıları geliveriyor aklıma. Hangileri mi? Kenan Kalecikli’nin ‘7 Mektup’u, Arslan Güven’in ‘Gönderilmemiş Mektuplar’ı, Orhan Veli’nin Nahit Hanım’a yazdığı Yalnız Seni Arıyorum’u, Ahmed Arif’in Leyla Erbil’e Mektupları, Mehmet Nuri Parmaksız’ın Kelebek Ömrü ve Süveyda’ya Mektuplar’ı, Güzide Gülpınar Taranoğlu’nun Yayımlanmamış Mektupları… Okuduğum ama şu an için hatırıma gelmeyen mektuplar da var elbet.

Edebî mektuplar; yazarlar, içerikleri ve ifade şekilleri ile özel mektuplar içinde ayrı yer tutuyor hiç şüphesiz ki. Anlatılan duygu aşk olsa da her yazarın kendince, kendine has bir üslupla söylediği sözleri var bitip tükenmeyen bu hissiyata karşı.

Mektuplarda okuru kendine çeken, derinden etkileyen, okuma isteği uyandıran içten, sıcak, yüreğe dokunur olmaları olsa gerek. Eğer bu mektuplar ünlü kişilerin dudaklarından dökülmüş aşk mektuplarıysa zaten en başından merak uyandırmaz mı yüreklerde?

Şimdi de İsmet Bora Binatlı’nın ‘Alıcısı Olmayan Mektuplar’ını okudum. Su gibi serin, yemyeşil ağaçlarla kaplı ormanların verdiği huzur kadar dingin, çağıldayan ve sesini duyurmak için çırpınan bir nehir misali akıverdi satırlar ince ince.

Binatlı, mektuplarında aşkın büyüsüne, saflığına, temizliğine, bakirliğine, tende değil canda yaşanmasına vurgu yapmakla beraber bu yüce duygunun beraberinde acı, sevinç, neşe, hüzün, huzur, mutluluk, nedamet gibi başka başka hisleri de içinde barındırdığına değiniyor. Gecelerin uzun ve acımasız olduğunu, gündüzlerin ise çile ile dolduğunu, özlemin her dem nöbet tuttuğunu, sevgilinin yokluğunun açtığı yaraları vb. cümle duyguları yüreğinden satırlarına dökerken “En büyük düşmanımız kendimiziz. Biz kendimizi yaralıyoruz en çok, kendimizi kırıyoruz aslında.(sayfa 10)” demeyi de ihmal etmiyor.

Mektuplar bütünüyle hercümerç ediyor ruhları ama bazı söylemler var ki…

 “Can bedenden çıkınca girecek bir yer arar. Canım senin bedeninde konuk. (sayfa 14) ”,

“Sevgiler vardır kelimelere sığmayan ve bazı insanlar vardır unutulmayan. Sen benim için unutulmayanlardansın. (sayfa 16),

 “Tahliyesine bir gün kalmış mahkûmun son yirmi dört saat heyecanı kaplıyor her yanımı. O günü büyütüyorum yüreğimde o zaman. (sayfa 29)

“Senden özge can mı olur, sana can dedim bir kere daha nasıl anlatılır bundan fazla bilemiyorum.” (sayfa 76)

“Ne yaman bir sevdaymış bu, yıkılmaz sandığım surlarımı yerle bir etti. Gözyaşımı kuruttu, hasret koydu ağlamalarıma.”(sayfa 109)

“Gözlerine dalıp bir başka âlem görmek bu âlemden farklı olan ve o âlemde yaşayabilmek geri kalan her şeyi unutturuyor insana.”(sayfa 117)

Kitapta yer alan 72 mektubun yanı sıra bir de Son Mektup var. Son Mektup’a Mart 1966 tarihi not düşülmüş. Bu tarihin üzerinde durup düşünmeden edemiyorum doğrusu. Mektup yazmanın çok eskilerde kaldığını mı söylüyor bu tarih okuruna yoksa bu tarihin yazarın hayatında kendisi için bir başka önemi mi var zira yetmiş iki mektubun hiçbirisinde tarih olmaması bu ihtimali güçlendiriyor.

Mektuplarda sevgiliye “Marika’m, Ruh eşim, Gönüldaşım, Ceylan Bakışlım, Mimozam, Nazlı Çiçeğim, Nadide İncim, Hayatın Anlamı, Neşem, Huzur Yuvası, Gönül Sultanım, Ay Işığı, Güneş, Ömrüme Bereket, Ay Yüzlüm, Mehtap Sakinliğim” gibi sıfatlarla sesleniyor İsmet Bora Binatlı ki oldukça etkileyici söylemler bunlar.

Kitabın dili akıcı. Anlatım lirik ve yumuşak. 120 sayfadan oluşan Alıcısı Olmayan Mektuplar’ın kapak tasarımı Sündüs Biga tarafından yapılmış. Kültür Ajanslarından çıkan kitap içinde barındırdığı “Ön Söz” ve “Başlarken” isimli yazılarıyla bu kitabın yazılma nedenini açıklıyor okuyucuya.

“Alıcısı Olmayan Mektuplar” her ne kadar alıcısı olmayan mektuplar olarak nitelendirilse de yazarı tarafından kitapta yer alan yetmiş üç mektup çoktan alıcılarına (okurlarına) ulaştı ve ulaşmaya devam ediyor…

İsmet Bora Binatlı’nın “Geri Ver Ellerimi”, “Gönül Pınarı”, “Suların Karardığı Saatlerdeyim”, “Öksüz Kaldı Yüreğim”, “Bir Beyaz Gül”, “Yüreğim Sende Kalmış”, “Sensiz de Yaşanırmış”, “Benim İçin de Ağla”, “Silinmesin İzlerin”, “Sonbahar Rüzgarları” isimli şiir kitapları, “Dertler Hüzzam Makamında” adını verdiği bir makale kitabı ve mesleki kitaplardan oluşan geniş bir eser yelpazesi mevcut. Türk Halk, Sanat ve Tasavvuf müziği formatında bestelenmiş eserleri de bulunan Binatlı, iki ayrı derginin yazı kurulunda bulunmakta olup köşe yazıları ve şiirleri bu dergilerde yayınlanmaya devam etmektedir.

Değerli büyüğüm İsmet Bora Binatlı beyefendiyi bu yeni eserinden ötürü kutluyor, başarılı çalışmalarının devamını diliyorum.

KİTAP TANITIMI:SİBEL UNUR ÖZDEMİR

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..