Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ağustos '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

25 yaşında babadan para istemek

25 yaşında babadan para istemek
 

Toplumca inşa ettiğimiz “baba parası” sistemini eleştirmek istiyorum…

Özgüven duyusuna sahip olabilmek, bence bir insan için paha biçilmez kaftan. Bu duyuya sahip olabilme şansı insanın çevresiyle, ailesiyle ve en son kendisiyle ilgili bir durum. Çevrenizde ve ailenizde empati kurabilen insan sayısı oldukça fazla ise çok şanslısınız. Çünkü empati kurabilen insanlar tartışmayı da bilirler, size fikir sunma şansını da sunarlar. Fakat dediğim dedik insanların sayısı oldukça fazla ise ve özellikle de ailenizde size maddi imkan sunan kişiler ise yandınız. Çocukken sokakta, okulda, evde size fazla müdahale ederler. Seçme gibi bir şans bırakmadıkları gibi size yanlış gelen bir durumu doğru olarak kafanıza kazırlar. İşte bütün bu müdahaleler adım adım, yavaş yavaş travma yaratır. Özgüven duyusu yitik, pısırık bireylerin çoğalmasına sebep olur.

Avrupa’daki aileyi tartışırken hep şu söz geçer aramızda: “18 yaşından sonra aile, çocuğu ile bağını kesiyormuş abi.” İlla ki biz en iyi aileye sahibiz illa ki en kuvvetli aile bağına biz sahibiz ya hani. Sırf laf söylemek için kendimizi yüceltmek için söylüyoruz şu cümleyi. Aile bağlarımız kuvvetli olabilir fakat bahsettiğim konu çok farklı. Avrupa ailesinin 18 yaşından sonra çocuklarına verdiği özgürlük, çocuğun daha birey olmaya yeni adım attığı anda onu hayatla baş başa bırakıyor. Daha o yaşta hayatla mücadele etmeyi, nasıl geçinebileceğini öğretiyor. Bazı şeyleri tek başına başarabildiğini gören birey de özgüven kazanıyor. Şunu düşünmek gerek, aile 18 yaşına gelen çocuğunu neden bu kadar rahat özgür bırakabiliyor? Cevabı da çok açık: Devletin bireye maddi desteği. 18 yaşına basan birey eğer öğrenci olacak, öğrenim hayatını devam ettirecekse veyahut iş hayatına atılmak istiyorsa ve iş bulma sürecinde ise devlet bireye maddi imkan sağlıyor. Maddiyat bakımından bağımsız olan birey ise özgür düşünebiliyor; seçimlerini tek başına yapabiliyor. Öğrenci olacak birey, hayalindeki meslek için okuyor; bu yüzden de işini hakkıyla yerine getiren çalışan sayısı oldukça fazla oluyor.

Gelelim bizim var ettiğimiz sisteme…

Üniversite tercihlerini yapacak olan öğrenci, öncelikle maddi imkanları göz önünde bulundurmak zorunda. Yani okumak istediği bölüm ikamet ettiği yerden uzak ise bu bölüm kafadan siliniyor. Çünkü maddi imkanı sunan ebeveynleri ve onları düşünmek zorunda. İkincisi de ailenin müdahalesi. Yani geleceğin mesleği ya da iş imkanı fazla olarak nitelendirilen meslekler en başta olmalı. Toplumun gözünde de eğer bu nitelendirilen mesleklerden birini seçmez ise öğrenci, boş gezenin boş kalfası. Ya da işsiz ordusuna şimdiden katıldı onların gözünde.

Birilerinin isteği doğrultusunda hareket eden bir birey genelde kişiye yakın insanların yönlendirmeleri sonucu ortaya çıkar. kişi “ben radyo-tv okumak istiyorum” der. tanıdıklardan birisi ** veya aile üyelerinden türlü türlü baskılar gelir;”radyo-tv de para yok oğlum. hem iş falan da bulamazsın. iş bulsan bile en fazla alacağın en fazla 1500 tldir oğlum. sen hukuk okuyup avukat olacaksın. asıl para onda” gibi. siz her ne kadar ” ama baba ben yönetmen olmak istiyorum” deseniz de pek s**lenmezsiniz. zaten bu baskılar sizi de yıldırır en sonunda. mantıklı olanın çok para kazanıp, sevmediğin bir işi yapmak olduğunu anlarsınız. ama bir yandan da “lan aslında radyo-tv okusam neden benden de bir çağan ırmak olmasın ki” diye içinizi kemirirsiniz. yıllar geçer. iyi para kazanan bir avukat olmuşsunuzdur ancak her sabah işe giderken ” hay zigiyim gene mi iş” dersiniz. bu da stresi getirir. stres yorgunluk, hastalık, erken yaşlanmayı getirir. derken bir bakmışsınız ki istediğiniz hayat aslında bu değildi. senin yaşamak istediğin, yapmak istediklerin bunlar değildi aslında. güzel para kazanıyorsundur ama mutsuzsundur kendi istediğin hayatı yaşayamadığın için. aklının bir köşesinde “lan onları dinlemeseydim..” diye başlayan cümleler kurarsınız (uludağ sözlükten alıntıdır.)
Sözlük yazarının dediği gibi birey istiyorsa o konu hakkında neden en iyisi olmasın? Tamamen bu durumu özetler nitelikte yazmış. Öğrencilerin üniversite yıllarında ebeveynlerinden başka kendilerine maddi imkan sunacak başka bir kaynakları da olmadığı için onların isteklerini yerine getirme mecburiyeti doğması da çok berbat bir durum. Kendi seçimini yapamayan, özgüven duyusu yitik bir öğrencinin dersleri ne kadar iyi olursa olsun bazı konularda çok geride olacağını düşünüyorum. Bence bu sistemi değiştirmeli. Öğrencinin maddi açıdan bağımsız olması sağlanmalı. Yoksa daha çok ilk tercihi tıp olmasına rağmen inşaat mühendisi olmuş arkadaş tanıyacağız…

 
Toplam blog
: 3
: 593
Kayıt tarihi
: 08.05.12
 
 

Kocaeli SHYO Uçak Gövde-Motor Bakım Öğrencisi Birileri yazar ben okurum ta ki ben yazmayı öğr..