Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ağustos '19

 
Kategori
Deneme
 

Şey

Kapının çarpma sesiyle gözlerini yavaşça açtı. Önce tüm vücudu istemsizce kasıldı, kafasını gererek yavaşça sağa sola çevirdi. Ayağını ve kollarını gerdikçe uyanmanın ilk rahatlığına kavuştu. Battaniyenin altından çıkan ayağına odanın soğukluğu çarptı. Gözlerini ellerinin üstüyle ovaladıktan sonra onun olması gereken yere doğru çevirdi. Orada değildi. Önemsemedi, elini uzatıp paketten bir sigara çıkarıp yaktı.
 
Onu uyandıran kapının kapanma sesiydi lakin uyandığı o ince zamanda onu uyandıranın farkında bile değildi, onun için bir önemi de yoktu. Sigaranın dumanını üflerken yastığını başının altına alıp kendini geriye doğru attı. Güzel bir rüya görüyordu ve unutmak üzereydi. Bir yandan rüyasını kafasında canlandırmaya çalışırken bir yandan kendine gelmeye çalışıyordu. Her zaman birbirinden güzel rüyalar görürdü. Kimi zaman uyandığında mutlu olduğu o rüyaların bitmesini istemez tekrardan gözlerini sımsıkı kapatıp rüyasına geri dönmek isterdi. Bu sefer rüyasını kaçırdı, zorlasa da aklına gelmiyordu. Hatırlamaktan vazgeçip komodine doğru başını çevirdi. Sigarasını son bir defa içine çektikten sonra küllüğe sertçe bastırdı.
 
Sigarasını söndürdükten sonra, odada hızlıca göz gezdirdi. Oralarda bir yerlerde olmalı diye düşünüp bakınmaktan vazgeçti. Telefonu eline alıp saate baktıktan sonra uyurken neler kaçırdığını öğrenmek için kurcalamaya başladı. Ama kafasının bir köşesinde onun nerede olabileceğini düşünüyordu. Telefonunu köşeye atıp kalktı.
 
Odada o şeyi aramaya başladı. Hiçbir yerde yoktu. Masanın üstünde, raflarda, kitaplığında, yatağında, dolapta gözükmüyordu. Nerede olabilirdi? Düşünmeye başladı, kafasını iyice zorluyordu ama hiçbir şey gelmedi aklına. Odanın her köşesinde bakmış ve odayı epeyce dağıtmıştı. Hiçbir yerde bulamadı. Odaya genişçe bir göz gezdirdi, burayı illaki toparlardı fakat o şeyi bulmak zorundaydı. Evde bir yerlerde olmalıydı. Gidip elini yüzünü yıkamaya karar verdi. İyice kendine geldikten sonra evi dikkatlice aramaya başladı.
 
Evin her yerini didik didik etti, atlamış olabileceği hiçbir yer kalmadı diye düşünüyordu. Artık endişelenmeye başladı. Olabilecek en saçma yerleri düşündü. Bakılabilecek her yere baktı. Acaba dışarıda mı kaybetti? Önceki gün yaptığı her şeyi hatırlamaya çalıştı, gittiği tüm yerleri düşündü. Kendini sakinleştirmeye çalıştı.
 
Üzerine bir şeyler geçirdikten sonra önceki gün gittiği tüm yerlerde o şeyi aramaya gitti. Girdiği her yerden yüzü buruşmuş bir şekilde çıktı. Hiçbir yeri atlamamak için dikkat ediyordu. Hatta birkaç gün önceki yerlere bile uğradı. Bir türlü bulamadı.
 
Yolda kaybetmiş olabileceğini düşündü. Geçtiği tüm sokakları caddeleri baştan aşağı dolaşmaya başladı. Gözleri sürekli o şeyi arıyordu. Etrafındaki kimseye dikkat bile etmiyordu. Geçtiği yerlerden birkaç defa daha geçti. Fakat umudunu kaybetti ve eve dönmeye karar verdi. Ama içinde yine bir şeyler kalmış olmalı ki dönerken bile her tarafa dikkatlice bakıyordu.
 
Aradan bir süre geçti. Sessizlik olduğu zaman düşüncelerin sesinden uyuyamıyordu. En kötüsü sessizlikti, kendiyle baş başa kaldığında düşüncelerinden kaçamıyordu. Bu nedenle sessizlikten korktuğu için sürekli bir şeyler dinliyordu. Sessizlikte uyuyamamaya başladı. Rüyalardan kaçamıyordu, mutlu birbirinden renkli rüyalar yerini kabuslara bıraktı. Geceleri sürekli uyanıyordu. Artık hayallerinde de rüyalarında da özgür değildi.
 
Aklından o şeyi kaybetmiş olma fikrini atamıyordu. Sürekli kafasını meşgul ediyordu. Her an tetikteydi. Hayatına devam edemiyor, bir umutla onu bulabilmeyi diliyordu. Yürüyüşü dahi değişmişti, her zaman etrafına daha dikkatli bakıyordu.
 
Bazen delirdiğini düşünüyordu. Kimi zaman vazgeçiyor, aramayı bırakacağına dair kendine yemin ediyor fakat kendini kandırarak tekrar bir bahaneyle sokaklara çıkıp o şeyi arıyordu. Aynı yollardan defalarca geçtiği oluyordu. En sonunda tek başına bulamayacağına karar verdi.
 
Yardım almaya karar verdiği sırada kafasında bir soru oluştu: Ben ne arıyorum? Olduğu yerde donakaldı o kadar uzun zamandır arıyordu ki ne aradığını unuttu. Ne arıyordu? Neyi kaybetti? Neden bu kadar önemli?
 
Bulduğum zaman hatırlarım diye düşündü, hatırlar mıydı? Ne ile ilgili olduğundan bile bihaberdi. Lakin içindeki boşluğu sadece onu bulduğunda doldurabilirdi. Bu büyük boşluğu dolduracak şeyi de illaki görünce hatırlardı.
 
Kafasında korkunç düşünceler oluşmaya başladı. Ya gördüğünde hatırlayamaz ve onu kaçırırsa? Ya da daha kötüsü kendisini sırf boşluğunu doldurmak amacıyla herhangi bir şeyi o diyerek bulduğunu kabul edip kandırırsa? Kendine bu kötülüğü farkında olmadan yapabilir miydi?
 
Korkmaya başladı ya aradığı şeyi bulursa ve artık o şey eskiden kaybettiği gibi değilse, ya değişmişse, ya da daha kötüsü ona karşı hisleri değiştiyse. Onu bulduğunda ne olduğunu hatırlasa dahi o şey artık eskisi gibi değilse ne yapardı! O artık çok farklı bir şeye dönüşmüş olabilirdi. Bu düşünce soğuk ter atmasına neden oluyordu. Başı zonkluyor, düşünmek istemiyordu.
 
Bir süredir onu aradığı için sanki arayış onun amacı olmuştu. Bulduğu zaman aradığı tatmini bulamayabilirdi. Bunca zaman boşuna bu kadar vakit harcamış olma fikri onu çıldırtıyordu. Sonrasında ne yapabilirdi?
 
Düşüncelerden kaçmak için kendini dışarıya attı. Rahatça nefes alamıyordu. Başı dönmeye başlayınca destek alabileceği bir yere tutundu. Yoldan geçip gidenlere çaresizce bakmaya başladı. Bir süredir kimseyle iletişim kurmuyordu, neler kaçırmıştı farkına varmaya başladı. İçinde büyük bir pişmanlık duygusu oluşsa da içindeki boşluğu dolduramıyordu.
 
İnsanlara baktı, daha önce fark etmediğini o an fark etti. Herkes bir şeyler arıyordu. Herkes mi bir şeyini kaybetti? Hiç kimse birbiriyle ilgilenmiyordu. Tüm gözler kaybettiği o şeyi bulabilme ümidiyle etrafına bakıyordu.
 
Kimi daha henüz kaybetmiş olmalı ki büyük bir umut ve endişeyle çevresine bakınıyordu. Kimi kaybettiğinin farkındaydı, kimi henüz farkında değildi. Kimi aradığını kimseye göstermemeye çalışıyor, kimi heyecanlı gözlerle dikkatlice arıyordu. Kimi de ümidini kaybetmiş istemsizce göz atıyordu. Herkes kaybetmişti bir şeyini. Herkes bir arayış içindeydi.
 
Acaba bulabilen var mıydı? Aradığını bulanlar şu an da evlerinde keyif çatıyor olmalıydı. Ne kadar da şanslı olmalılar! Bulabildiler ise nasıl başardılar? Tüm kapıları çalıp evde yan gelip yatanları rahatsız edip nasıl başardıklarını öğrenmek amacıyla yalvarmak istiyordu.
 
Lakin bazıları evde henüz uykuda olmalılar! Uyandıklarında bir şeyi kaybettiklerini anlayıp arayışa yeni başlayacaklar. Neyi kaybettiklerinden bihaberler! Daha yolun çok başındalar. Bütün bu düşünceler aynı anda kafasının içinden geçiyordu. Kendini katiyen durduramıyordu.
 
Sen neyi kaybettin, o şeyi arıyor musun?
 
 
Toplam blog
: 16
: 73
Kayıt tarihi
: 08.05.19
 
 

Merhabalar ben Donat, öncelikle hoş geldiniz. Belirteyim, burada sizlere hiçbir şey vaat etmiyoru..