Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ocak '19

 
Kategori
Edebiyat
 

Yağmur ve Şehir

Yağmurun bütün şehri yıkadığı günlerden birinin daha sonuna geldik. Akşamüstü dışarı çıktığımda, soluklanmak için bir mekana oturdum. Kitabımı çantamdan çıkarıp okumaya daldım derken pencereye vuran iri yağmur tanelerinin sesi, çevirdiğim sayfaların hışırtısına karışmaya başladı. Kitabı masaya koyup caddeyi izledim. Küçük su birikintileri, gözlerimin önünde aşama aşama oluşup çoğaldı.

En sadık dinleyicim olan içimdeki boşlukta düşüncelerim yankılandı yine. İnsan; kendi sesinin yankısını bile korkunç bulur çoğunlukla, benim hayatımın tek melodisi ise bu yankılara tabi. Onlardan ürkmüyorum, onlarla dans ediyorum. Her dans etimde cılız bir sızı bıraksa da, bu sızılar sayesinde yürüyen bir mezar olmaktan kurtuluyorum, acıdıkça yaşamı duyumsuyorum.

Bugünkü yankılarımızın konusu, insan ve şehir benzerliği. Hepimiz, görünmez bir tabelanın altında küçük veya büyük şehirler taşıyoruz. Bu şehirlerin başmühendisi biziz ve bugün izlediğim yağmur, bana ne denli zayıf bir mühendis olduğumu hatırlattı. Caddede meydana gelen birikintileri gördükçe, kendi şehrimde küçük bir damlanın bile günlerce kurumadığını anımsadım.

Tek bir bulut, bendeki seli başlatmak için yeterlidir. En ufak esintide yollarım tarumar olur, nemli topraklarım kayar. Şehrimin bu aciz altyapısında benim güçsüz ellerim kadar, doğanın benden esirgediği materyallerin de payının olduğunu düşünüyorum. Ne işçisi ne de çekici bulunan çıplak bir mühendisim ben. Yıkık kentimde sel sularının bir bölümü, güneşin insafına göre zaman içinde buharlaşıp ortadan kaybolur fakat her sokağın başında ufak da olsa çamurlu birikintiler görülür. Bundandır ki bu şehirde ayaklarım hep kirli dolaşırım, yollarında sürekli takılır düşerim.

 

 
Toplam blog
: 3
: 87
Kayıt tarihi
: 07.01.19
 
 

Amatör yazar, acemi şair...  ..