Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ocak '19

 
Kategori
Edebiyat
 

Oğluma Otizm Çarptı

Benim bir oğlum var adına ister engelli, ister özürlü, isterse otizmli deyin benim için o yüreğimi ısıtan, zaman zaman inatlaştığımız, zaman zaman kendimize has şakalarla oyunlarla kahkahalarla güldüğümüz,  pamukla çelik karışımı bir oğul. Kokusunu hissedince zamanın durduğu, sarılınca mutluluğun tanımı olduğu bir evlat.

Size onu anlatayım biraz. En önemli özelliği sizi çıldırtabilir, bir eşyaya fazla mı değer veriyorsunuz, yeni-pahalı, moda diye gözünüzden sakındığınız bir şey aldınızsa yandınız.  Yani büyük ekran televizyon aldık diye böbürleniyorsanız, aman bu kazak yeni hiç kimsede de yok övüncü varsa perdelerimin dantelleri de ne güzel, şu gözlüğü iyi bir yere saklayayım, diz üstü bilgisayarım da önemli diyorsanız hedef gösteriyorsunuz demektir. Not aldığınız ajandalara, fatura defterinize resim yapar.  Büyük ekran televizyon bir kaç güne kırılır, perdenin dantelleri kesilir, en iyi bardaklarınız kırılır, kazağınız makasla lime lime edilip tavana yapışabilir. Diyor ki bunlar dünya malı tamah etme…

Yanında asla dedikodu ettirmez, hemen uyarır lütfen susar mısınız, diye. Kendisi de etmez, çünkü zaten kısa cümlelerle konuşur.

Yanında kötü şarkı dinleyemezsiniz, söyleyemezsiniz de yani  içimden geldi bir şarkı söyleyeyim derseniz, söyletmez. Usulüne uygun söylerseniz kalkar dans eder, ritim tutar. Kulağı o kadar iyidir. Kendisi söylerse de sözlerini uydurur ama asla nota kaçırmaz.  Her türden güzel olan şarkıyı dinler, Türkü de, Popta ama en çok eski nostaljik parçaları sever. Herkesin unuttuğu ama kaliteli şarkılar. Bak bir varmış bir yokmuş, Fabrika kızı, Yenilerden Niran Ünsal -Peşinde ahım var, Soner Büyük kabadayı -Burada biri var. Azeri neşeli şarkılar da dinler, Neşet Ertaş -Ah Yalan Dünya da…Gözleri aşka Gülen taze söğüt dalısın, Mahmure, Psikopatım , Bodrum Bodrum ve daha niceleri… Ama mutlu olunca İzmir’imin Dağlarında çiçekler açar diye marşını da söyler, arada ilahi de dinler, ilahi de söyler. Anneannesi ile dinlediklerinden bir kaçını çok sever. Kızınca küfrü şarkıdır ---Yanmada güzelim yanıyom ben! Allah belanı versin demektir.  Başında ki ağrılara bile kızamaz çıkın başımdan hain ağrılar der. Midesi ağrıyınca karnında koyunlar vardır, kafası hiç sevmediği nefret ettiği tarhana çorbası gibi olur ağrıyınca. Tabirleri özgündür.

Bir de çoğu zaman kötü gıdayı tabağına koymadan anlar. Bozulmuş etten, ya da kötü yağlardan yapılmış, organik olmayan zararlı kimyasal içerenleri nerde olursa olsun yanına yaklaşırken anlar kaldıralım, çöpe atalım diye bağırır. Bu yüzden meşhur lokantalardan, dönercilerden, pastanelerden apar topar kaçmışlığımız vardır.

 Tavuk yiyecekse gezen tavuk yer, sucuk yiyecekse en zararsızını yer, beslenmesine dikkat eder.  Salça alırken ona sorarız, meyve alırken ona sorarız, daha kavanozun için de ki salçanın, eline almadan zararlısını bilir. Kırmızı pancarı, narı, kabuğunu kırıp yediğimiz cevizi fındığı, fıstığı yemeğine katık eder. Doğal domates en sevdiği olduğu için bahçeye 4-5 kök domates dikerim. Her öğünde yer.  Zararlı birkaç içecek de geçmişte gittiği okul tecrübelerinden kazanmıştır. Gazlı içecek, bisküvi gibi. Ama tarih, coğrafya matematik bilmese de okuma, yazma bilir. Eskiden yemezdi. Paçaya bayılır. Kendisine zararlı olan pirinç, süt ürünlerinin hiç birisini yemez. Sadece dondurma hariç. Bir de bir dönem jöleye düşkünlüğü olmuştur.

Bilgisayar oyunlarından en sevdiğini oynamış bitirmiş onun zamanında Süper Mario vardı,  şimdi sadece elindeki her türlü tabletten internete girip sevdiği şarkıları açar, tek keyfi odur. Ağaçları sever, doğa içindeyken huzur bulur. Başı ağrıyınca çimlere yatıp, güneşe bakmayı sever. Güneş ağrılara iyi gelirmiş.

Bugüne kadar her türlü dokunmayı reddeden çocuk kendini zorlayarak yavaş yavaş hoşlan masada en yakınlarına katlanır. Çünkü insan ona sarılmak, öpmek ister. Öpmek, öpüşmek en tiksindiği şey olduğu için kolonya ile öpülen yeri siler. Bunu da vücudunun direncinin çok az olduğu için herhangi mikroba karşı bir korunma olduğunu düşünüyorum. Bağırsak, mide florası çok sıkıntılıdır. OTİZME faydası var diye iddia edilen onlarca diyet örneğin Gaps dâhil ona zarar verdiği için(Böbreğin de taş oldu ) en güzeli kendisinin izin verdiklerinin onun için iyisi olduğunu düşünüyorum.

Ona zarar veren şeyleri karşınıza alıp anlatırsanız şeker sana zarar veriyor, bu bisküviler kötü dediğinizde sizi dinlemiyor gibi görünse de bir süre sonra onları eskisi gibi istemez.

Yıkanmayı çok sever, ter kokan birisinin yüzüne çok kötü kokuyorsun, iğrenç bile diyebilir. Hele gaz çıkarırsanız sizi yerin dibine batırır.

Ayaklara bayılır. Herkesin ayağında bir ışık olduğunu söyler. Normalde herkesin ayağı sarı renkken, kardeşi yeşil ayak, köpekler siyah ayaktır. İnsanlar ölünce gittiği yer beyaz renktir. Mesela anneannesi ölünce beyaz Antalya’ya gitmiştir.

Şahane resim yapar, seramik yapmaktan hoşlanır. Kâğıt kesip şekiller oluşturmaya bayılır.

Ona yemek yaparsanız gelir sırtınızı sıvazlar, yanağınızdan makas alır.

Beni çok sevdiğinde söylediği bir şarkı var ---Seni Seviyorum! Bu şarkıyı duyunca şeker gibi eririm ben de seni seviyorum diye bağırırım. Bu şarkıyı sadece bana iltifat olarak söyler.

Şimdi siz bu çocuğa ister özürlü, ister otizmli ister, engelli deyin o benim Canım oğlum, yaşama sevincim, yorgunluğum, direnme ve savaşma azmimdir. Onun bana kattıkları, yaşadığım olumsuzlukların yanında epeyce fazladır.

 

 
Toplam blog
: 38
: 696
Kayıt tarihi
: 21.01.07
 
 

Antalyalıyım. Bir süre istanbul ve Çanakkale de bulundum. Uzun süredir Ankara da yaşıyorum. İki o..