Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mayıs '16

 
Kategori
Güncel
 

Atatürkçüler "milli bayramları" kutlama konusunda neden bu kadar tatminsiz!

Atatürkçüler "milli bayramları" kutlama konusunda neden bu kadar tatminsiz!
 

internetten alınmıştır


Bu ülkede özellikle sağ iktidarlar olduğu dönemlerde, CHP kökenli Atatürkçü/Kemalist "solcu"lar, içinde Mustafa Kemal'in olduğu tüm özel günleri kutlama konusunda iktidarların yetersiz kaldığını iddia ettiler.

Bu serzeniş AK Parti Hükumetleri döneminde daha da arttı...Merhum Özal'la başlayan tören sadeleştirmesi, Tayyip Erdoğan döneminde de sürmüştü...Ama laik kesimler daima Atatürk'ün ve onunla anılan "milli bayramlar"ın ikinci plana itildiğini iddia ettiler.

Bu durum bir iddia olmaktan da öte, bir takıntı olmuştu aslında...Cumhuriyet nesilleri bu konularda öylesine abartılı ifadelerle, öylesine gerçek üstü hikaylerle yetiştirilmişti ki, Ata'ları için ne yapsanız onlar için kafi gelmiyordu.

Türkiye'yi "tören devleti" yapan da aslında bu tatminsizlikti...Askerler ayrı, siviller ayrı, öğrenciler ayrı törenler yapıyordu ama bunlarda yetmiyordu...Daha ilk mektebin ilk kitabının ilk sayfasından itibaren Atatürk kültü anlatılıyordu ama yine "Atamızı anlatamamış" oluyorduk.

Sağ iktidarların bu tören "çılgınlığını" biraz sadeleştirip işi normalleştirmek istemeleri her adımda "Atatürk'ü unutturma" çabasıymış gibi algılanıyordu...Çünkü, ne yapsanız ne etseniz, Ata'yı onların tatmin olacağı tarzda anamıyordunuz!

Zaten Türkiyede iş çoktan, bir devlet büyüğünü anma mantığının ötesine geçmiş, bir kara sevda, bir melankoli, bir saplantı haline getirilmişti...Söz konusu olan, bir insanı veya onun yaptığı işleri anmaktan çok öte "uluhi" özellikler taşıyordu.

Türkiye'yi Atatürkçü-laik-çağdaş vesaire yapmak için dayatılan bu ritüeller bütünü sonuçta bir "din" ortaya çıkardı, kim ne derse desin...Üstelik bu din, devletin "resmi dini" olduğu için, öteki dinlerden çok daha fazla imtiyaz ve itibar gördü.

Böyle bir dine inandırılmış nesillerin, dinleri aleyhine olabileceğini düşündükleri her hareket ya da tören sadeleştirmesi (onlar için ibadet kısıtlaması) doğal olarak bu nesillerin tepkisini çekti ve hala çekiyor.

Bu yüzden, herhangi bir şehirde, herhangi bir esere isim verilecekse bunun mutlaka "Atatürk" olması gerekiyor...Eğer, bir kere de başka birinin adını verelim, derseniz bu sizi "Atatürk düşmanı" yapmaya yetiyor.

23 Nisan'la ilgili Hükumet tasarrufları, 19 Mayıs'la ilgili alınan yeni kararlar ve/veya yeni yapılan bazı eserlere Atatürk adının verilmeyişi bu Hukumeti, Atatürkçü "dindarlar" nezdinde çoktan "zındık" yaptı.

Artık bu Hükumet ağzıyla kuş tutsa bunlara yaranamaz...Bununla, bu Hükumetin de aslında "Atatürkçü" olduğunu iddia etmiyorum...Ama zaten isteseler de bu "müminler" kadar olamazlar!

Her türlü normalleşme arayışı, Cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki aşırılıklarla karşılaştırılacağı için daima, rejim düşmanlığı, Atatürk karşıtlığı olarak algılanıyor. Sürekli bir şeyler elden gidiyor, korkusu yaşanıyor.

Buna psikologlar ne diyor bilemeyeceğim ama ben "normalleşme korkusu" diyorum...Atatürk'ü ve Cumhuriyeti, çoğu bayan(anne) olan ilkokul öğretmenlerinin ,sarı saçlı, mavi gözlü ölümsüz "ilah" duyarlılığından öğrenen bu nesillere, Atatürk'ün de bir insan olduğunu, öldüğünü ve fakat toplumun yaşamaya devam ettiğini bu yüzden de bazı şeylerin değişmesi gerektiğini anlatamazsınız!

Bir gün her işimizin normalleşmesi dileğiyle 19 Mayıs bayramı kutlu olsun, diyorum!

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..