Belki ieriatçıdır, belki okumuştur İlahiyat işsizlikten olmuştur teşrifatçı...

TEŞRİFATÇILIK MESLEK Mİ,

YOKSA CİVA VE HAVA MI..?

Sinemada film başlamıştır,

İçerisi karanlık,

Dışarıdan girdiğinizde gözleriniz,

Bürünür tavuk karasına,

Ve göremezsiniz,

Ama bir yardımcı,

Belirir aniden,

Teşrifatçı denilir,

O kişinin adına,

Elindeki fenerin,

Konuşur ışığıyla,

Belki şeriatçıdır,

Belki Atatürkçü,

Belki de yakında,

İflas etmiş bir,

Mefruşatçı,

Belki de okumuştur,

Olmuştur İlahiyatçı,

Belki itirafçı,

Belki söz taşıyan.

İstihbaratçı,

Belki legaliyatçı,

Belki de İllegaliyatçı,

Belki ne ararsan var onda,

Müştemilatçı,

İşaret dilidir ondaki,

İletişimde sizinle,

Bakar biletinize,

Önceden siz de,

Hazırlamışsınızdır,

Genelde bir demir para,

Bugün için geçerli,

Uygunu etik olanı,

Asgari bir lira,

Vatandaşta bir ekmek uğruna,

Korkmadan o kör,

Üstelik karanlıkta,

Kim bilir nelerin hatırına,

Katlanır karanlıklara,

Diyorsanız yine de bir lira,

Bir ekmeğimin parası,

Beni de ilgilendirmiyor,

Tabiî ki sonrası,

İnsanların nedense,

Bir çoğunda,

Burunlar havada…

Hava civa demek,

Değildir oysa,

Türkçenin lügatında,

Nedense,

Bu durumlarda,

Denilir o iki kelime,

Boş keseden atıyorsa,

Sözleri hava civa…

Hava bulandırılıyor sürekli,

Sürek avındayız sanki,

Cep delik, cepken delik,

Riyasete kapılmış,

Gidilirken rahvan,

Sürecek var mı merhem,

Siyasette yaraya…?

Öner SAMANLI