Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ocak '18

 
Kategori
Güncel
 

Beyler Neredeyseniz Çıkın Ortaya Artık!

Beyler Neredeyseniz Çıkın Ortaya Artık!
 

Beyler Neredesiniz?

Hepimiz tarihimizi öğrenirken Oğuz Han’ın altı oğlu olduğunu öğrenmişizdir. Bozoklar ve Üçoklar olarak iki gruba ayrılan Oğuz Han’ın altı tane oğlu vardır.

Bozoklar üç kardeşten oluşur:  Günhan, Ayhan, Yıldızhan

Günhan kolu: Kayı, Bayat, Alkaevli, Karaevli

Ayhan kolu: Yazır, Döger, Dodurga, Yaparlı

Yıldızhan kolu: Avşar, Kızık, Beğdili, Karkın;   olmak üzere on iki farklı kola ayrılır. Hepsinin ayrı tamgası, mührü vardır. Söz konusu beyliklerden Anadolu’da verilen yer isimlerinin söz konusu beyliklerin devamlarının Anadolu’da olduğu anlaşılıyor.

Üçoklar da üç kardeşten oluşur. Bunlar; Gökhan, Dağhan, Denizhan olmak üzere üç kol ve bunların alt kolları ise;

Gökhan; Bayındır, Peçenek, Çavuldur, Çepni

Dağhan; Salur, Eymür, Alayuntlu, Yüregir

Denizhan; İğdir, Büğdüz, Yıva, Kınık olmak üzere yine on iki grup olmak üzere yine on iki kola ayrılmıştır.

Anadolu’daki yer adlarından ve söz konusu beyliklerden en bilinenleri; Kınık Boyudur çünkü Selçuklu İmparatorluğunu kurmuşlardır, diğeri ise hemen herkesin dilinde olan Kayı boyudur ki, Kayı boyu bilindiği gibi son Türk İmparatorluğunu; Osmanlı İmparatorluğunu kurmuşlardır. Diğer bey veya beylikler nerelere yerleşmiş ve şu anda bakiyeleri hangi toplumlar içinde erimişler ve şu anda kendilerini ne şekilde tanımlamaktadırlar bu konu pek çoğumuz açısından bilinmezdir. Ancak söz konusu beylerin, boy isimlerine bakıldığında Anadolu’nun birçok bölgesine yerleştikleri, yerleştikleri yerlere de isimlerini verdikleri anlaşılmaktadır. Osmanlı’da sadece Türk ve Müslümanlarda soyadı kullanılmaması, nüfus kayıtlarının Müslüman tebaa ve Türk unsurlar için anlam ifade etmesi 18. Asırda olmuştur, çünkü vergi gelirleri ve askeri teşkilatın değişimi ile nüfus önem taşıdığından sayımlar başladığı rivayet edilir.

Türkiye Cumhuriyeti ile soyadı kanunu alınmışsa da Türkiye’de birçok insan babasının babasını yani dedesini bilirken, dedesinden öncesi ise meçhuldür. Verilerin meçhul kimseler tarafından nüfus dairelerinin sistematik olarak yakılması kendi tarihi ve geçmişini araştırmak isteyen Türk ve Müslüman tebaayı çoğunlukla çaresiz bırakır. Bu konuda kendi tarihini en iyi bilenler şüphesiz; gayri-Müslim vatandaşlarımızdır.

Osmanlı İmparatorluğu zamanında Türk Beyliklerinin Bey karakteri taşıması, mevcut Kayı boyunun temsilcileri ile kendilerini denk tutan diğer beylik temsilcilerinin zamanla boyun eğdirildiği bilinmeyen bir gerçek değildir.  Belki de sırf ileride tehdit olması bakımından devlet yönetiminden özellikle uzak tutulmaları, Osmanlı’nın İmparatorluk karakterine büründükten sonra Türk asıllı birkaç vezir-i azam haricinin tamamının devşirme gayri-Müslimlerden oluşması başka türlü nasıl açıklanabilir. Esasında Timur zamanında Timur’un tarafına geçen Türk beylikleri, Timur’u daha Türk ve kendilerine daha yakın hissetmeleri, Osmanlı Devlet hafızasında kafaları özellikle ezilecekler arasına alınmış, bilinçli bir karartma hareketi, Türklüğe vurulan en büyük darbe söz konusu zamanda vurulmuş olabilir. Onları yaptıklarından dolayı suçlayacak değiliz. Belki de devlet kurma karakteri olan, her an baş kaldırma ihtimali olanlar, tehlikeli olabilecekleri öngörüldüğünden onların bir şekilde merkezden uzak tutulması bilinçli sistematik olarak gerçekleştirilmiş olması mümkündür.

Osmanlı İmparatorluğu tarihten çekilip, Türkiye Cumhuriyeti kurulunca herkesin kendini Türk olarak tanımladığı bir aşamaya geçilmiştir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da kendini Kürt olarak tanımlayan aşiretlerin de zaman zaman başkaldırmaları gerçekleşmiş, Şeyh Sait ayaklanması bunlardan biridir ve Musul Kerkük operasyonu kapsamında 1815 yılından beri bölgede yerleşmiş olan İngiliz ve Amerikalı misyonerlerin beşinci kol faaliyetleri kapsamında bir ön alma hareketi olarak kurguladıklarından şüphe götürmeyen gerçekler hala tartışılmakta olsa da düşünsel anlamda evrimini tamamlamış Batı’nın söz konusu operasyonları bölgede yapması işin uzmanları tarafından çocuk oyuncağı olarak değerlendirilmelidir. Ortadoğu kökenli olduğu iddia edilen Kürt, Orta Asya kökenli olduğu iddia edilen Türk aynı harflerden, aynı kelimelerden oluşan inanılmaz bir Afrika projesi olan Hutu ve Tutsilerin Anadolu versiyonu bir proje olmaması için çok geçerli neden yok. Tıpkı din uğruna işlenen sulandırma faaliyetleri gibi bu konuda da sulandırmalar yapılmaması için bir neden yok. Unutmayalım ki, Bulgaristan devletinin temeli Merzifon Robert kolejinde atılırken misyonerlerin Anadolu coğrafyasında ilk yerleştikleri yerler, Harput, Bitlis gibi Güneydoğu Anadolu bölgesiydi.

Türkiye kurulmuş iddialar bir türlü bitmek bilmemiştir. Basında çıkan haberler, çıkan kitaplar, devlet adamlarının neredeyse tamamına yakınına şaibeler atfeden bir bilgi kirliliği söz konusudur. Özellikle siyasi partilerin tepe yönetimini ele geçirdiği iddia edilen ciddi bir gayri-Müslim, gayrı milli, gayri Türk bir insan topluluğu sürekli basına sosyal medyaya konu olmaktadır. Bu konuda ciddi bir bilgi kirliliği ve karalama kampanyası da olabilecek bir oyun Türkiye kamuoyunu ciddi anlamda meşgul etmektedir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde misyoner hareketleri konusunda bilgi sahibi olanlar, “şıh ve şeyhlerin” söz konusu bölgeden olmasına bir anlam veremeseler de bir din adamı kimliğine bürünen Fethullah Gülen ve ekibinin tepe yönetiminin de aynı üretimin mahsulü olduğunu iddia edenler de az değildir. Dini referans gösterenlerin hemen hepsinin dinin yanında milliyet ve ırkı arka plana atması, ırkın ve ırkını söyleyenleri bir nevi günahkâr saymaları ülkemizin önemli çıkmazlarından biridir ve din seçilir, ırk Allah’ın takdiridir.  Tıpkı bazı Türklerin Müslümanlık haricinde Hıristiyanlığı, Yahudiliği seçmeleri gibi, bir Ermeni veya Rum’un Müslüman olmasında da sakınca yoktur ve herkes istediği dini, istediği zaman seçme seçebilme özgürlüğüne sahiptir. Ancak anlaşılan odur ki, din doğru anlaşılmadığı için en büyük kandırma aracına dönüşebilmektedir…

Türkiye Türklerin özellikle çevrelendiği ve aslında yönlerini kaybettikleri bir coğrafyaya dönüştürüldüğünden olsa gerek,  kendi arasında ciddi bir düşünce ve ülkü birliği oluşturamaması açısından bir deneyi andırmaktadır. Hemen herkes bir şekilde kontrol altında tutulmakta, doğru sorular, doğru zamanda doğru yerde, doğru kişiler tarafından asla sorulamamakta, yirmi dört boya mensup diğer tüm bey ve beyliklerin devamı olanlar kendilerini ise tanımlamakta zorlanmaktadır. Çünkü her şey her şeye fazlasıyla karışmış olduğundan bazı bilgilerin doğrulama listeleri hazırlanarak elenmesi, yönlerin doğru bir şekilde bulunması gerekmektedir…

Beyler neredeyseniz çıkın artık ya da varsanız aramıza dönün. Oğuz Boyları sadece Kayı ve Kınıktan ibaret değildir. Anadolu'nun hemen her yerindeki yer isimleri, kaya resimleri bırakılan bir imza bir eser bırakmıştır. Kimi Çepni, kimi Peçenek, kimi Avşar ama neredeler? 

oğuz boyları ile ilgili görsel sonucu

 

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..