Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ekim '06

 
Kategori
Fotoğraf
 

Karlı bir günde doğduğum köye gittim

Karlı bir günde doğduğum köye gittim
 

O gün İnebolu’dan Yeşilöz köyüne yaptığımız o uzun yürüyüşün anlamı çok büyüktü, kardeşimi yitireli altı yıl olmuştu o gün, ziyaret edecektik babamla birlikte. 2000 yılında henüz 37 yaşındaydı o çaresiz hastalık bizden kopardığında. Geride hüzünlü bir kalabalık bırakmıştı: Eşi, iki kızı, babaannesi, annesi, babası, ablası, abisi, büyük bir aile ve yakınlar. Doğduğumuz köye götürmüştük, hep kalacağı yere. O gün de çok kar vardı, beyaz olmayan yalnızca üzerine attığımız topraktı. Bir kınalı kuş gelmişti, o kalabalığın arasında korkmadan topraktan bir solucan kapıp, uçup gitmişti.

Altıncı yılında o gün kadar olmasa da çok kar birikmişti ve biz yürürken hep yağdı. Köyün terkedilmişliği yollarda tek bir ayak izi olmadığından anlaşılıyordu. Yol kısaydı ama her adımı dizlerimize kadar karlara batarak atınca uzadıkça uzamıştı.

Köye gelene kadar yol hep yokuştur, ulu bir çam ağacı vardır yolun kenarında. O ağacın yanına geldiğimizde köyün evleri görünür ve yol artık iniştir. Biraz nefeslenmek için en uygun yerdir ağacın altı.

Karadeniz köylerinde sular hep akar, yaz da olsa, kış da olsa. Sular akarken mor menekşelere evsahipliği yaparlar, karlardan koruyup. O gün de daracık yolların kenarlarında akan suların yanındaki yamaçlarda kimi yalnız, kimi de ailece yaşayan menekşeler gördüm. Karlar altında nergisler vardı.2 Beyazları karlarla karışmıştı, sarıları bir başka güzeldi.

Belki kurumuştur o tulumbanın yanındaki kuyu. Kırk yıl önce oralarda koştururken, komşu bahçedeki bu tulumbanın başında kuyudan su çekenler şimdi yaşamıyorlar. Terkedilmiş evin sarmaşıklar sarmış duvarındaki camları kırılmış pencere anlatıyor herşeyin bir sonu olduğunu. Bir zamanlar dantelli perdelerin asıldığı pencere şimdi soğuk karları konuk ediyor.

Aynı yollardan İnebolu’ya geri dönerken artık bize yol gösterecek izler vardı, bizim saatler önce bıraktığımız ve yağan karın henüz kapatamadığı ayak izleri.

Akşam olduğunda günlüğüne kısa bir mektup yazdım:

Sevgili Altan,

6 yıl sonra karlı yolları aşıp sana geldim. Karlar altındaydın. Seninle konuştum, o kadar sessizdi ki konuştuklarım, duydun mutlaka. Sana sevgimi, özlemimi anlattım, söylenen selamları ilettim. Fotoğraflarını çektim, çok beyaz oldu hepsi.

6 yıl önce de karlı birgündü seni oraya bırakıp ayrıldığımızda. O gün bir kınalı kuş vardı hepimizin gözü önünde toprağa konup o solucanı kapan. O bir yaşam gösterisiydi, sen giderken.

Yıllar geçiyor, daha da geçecek. Seninle konuşmalarım sessiz olacak ve sen duyacaksın.

Hiç unutulmadın.
Aydın Abin - İnebolu 26-1-2006

O günden geriye hiç solmayacak çiçekler kaldı, karlar altında morun, beyazın en güzelini sunan çiçekler. Doğduğum köy benim köyüm, sevdiklerimin beni bekledikleri köyüm.

1: Yeşilöz Köyü İnebolu’nun 3 kilometre uzağında bir köy, doğduğum köy. Eski adı Ibras. Köy adları Türkçeleşirken Yeşilöz adını seçmiş büyüklerimiz.
2: Bizim oralarda zellankadef derler nergis çiçeğine. Kış çiçeğidir, kokusu da çok güzeldir.

 
Toplam blog
: 1735
: 2429
Kayıt tarihi
: 22.09.06
 
 

27 Mart 1959'da İnebolu Yeşilöz Köyünde doğdum. Yeşilöz Köyü İlkokulu, Yeniyol İlkokulu, İnebolu ..