Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Aralık '06

 
Kategori
Aile
 

Elektrik düğmesine bağlı ip

Elektrik düğmesine bağlı ip
 

Uyuyacağımız zaman ışığı kimin kapatacağı her gece bir tartışmanın konusu olurdu. İnatlaşma artık öyle boyutlara gelirdi ki, açık bıraktığımız ışığı biz uyuduktan sonra babaannem veya büyükbabam kapatırdı. Çocukluk yıllarımızdı, odanın üç köşesinde üç divan vardı, üç kardeş bu divanların üzerindeki yataklarımızda yatardık. Gündüzün oturma odası akşam olduğunda çocukların yatak odası olurdu.

Ahşap evin sessiz olmayı gerektirdiğini küçük yaşlarda öğrenmiştim. Yürürken, gıcırdayan tahtalardan en az ses çıksın diye ayaklarımın ucunda yürürdüm. Hangi noktanın ne kadar ses çıkardığını bilir, adımlarımı ona göre atardım. Şimdi de o zamanların alışkanlığı ile heryerde bir kedi sessizliğiyle yürürüm.

İnebolu çok soğuk olmazdı ama kalın yorganlar olmadan uyunamazdı, nemli havada derecenin ölçtüğünden daha soğuk hissederdik. Yorganların bazıları üstü çeşitli desenler içeren satenden olurdu, bazıları da daha sıradan. Şimdi İnebolu’da veya Ankara’da yorgancılarda asılı yorganları gördüğümde çocukluğumdaki yorganlar aklıma gelir. Yorganların şimdiki gibi kolayca üzerine geçirilen veya çıtçıtlarla takılan nevresimleri olmazdı. Yorgan çarşafları kalın yorgan iğnesi ve ipliğiyle yorgana dikilirdi. Çarşaf yere serilir, yorgan da üzerine... Çarşafın kenarları yorganın üzerine katlanır ve dikilmeye başlanırdı. Buna yorgan kaplamak denirdi. Çarşaf yıkanacağı zaman iplikler sökülürdü. Babaannemiz en çok üşümemizden korkardı. Kat kat giyindirir, üzerimize de kalın yorganlar örterdi. O yorganların bazıları çok ağır olurdu, altında dönmek bile zor olurdu.

O zamanlar televizyonsuz yıllardı. Akşamları radyo dinlerdik ve genellikle de erken yatardık. Ben daha geç yattığım zamanlarda kardeşlerim uyumuş olurlardı, yatacağım zaman ışığı söndürür ve uyumaya çalışırdım. Işığı söndürdüğümde perdeleri açar ve sokak lambalarının ışığıyla duvarlara vuran ağaçların ve yaprakların gölgelerini inceleyerek uykuya dalardım. Hafifçe rüzgar eserse gölgeler odanın duvarında hayal dünyamın sınırlarını zorlayacak değişik görüntüler oluştururdu.

O yıllardan günümüze kalan anılarım hepimizin aynı saatte yataklarımıza yattığımız gecelerden... Işığı kimin kapatacağı tartışması olurdu üç kardeşin arasında. En büyükleri bendim, abileri olarak bu zor işi yapmaya yanaşmazdım. En küçük Altan’dı, işi ona yıkmaya çalışırdık, o da reddederdi. O zamanlar kırık kibritle seçmeyi öğrenmemiştik. Oysa yıllar sonra üniversite yıllarımızda Altan’la birlikte tümünü kırdığımız kibritlerden çektirerek kaç kere dışarıya birşeyler almaya göndermiştik Aysel’i.

Elektrik düğmesini kapatma inatlaşmamız sonunda büyük bir buluş yapmamızı sağlamıştı. Düğme aşağı yukarı itilenlerden olduğu için ip bağlanabiliyordu. Yatmadan önce ipi düğmeye takar, uyumaya karar verince ipi çeker ve ışığı kapatırdım. Uzun bir ip gerektiği için çoğunlukla ince ip kullanırdık. Çekerken ip kopuverirse o güzel inatlaşma yeniden başlardı. Ne güzel yıllardı, güzel yılların anıları da güzel oluyor.

Altan’ı yitirdikten sonraki yıllarda ne zaman o eve girsem hüzün veren birşeyler gözüme çarpar. O elektrik düğmesine baktığımda hep gözlerim dolar. Bu yaz bir ip buldum, düğüm yapıp elektrik düğmesine bağladım ve uzaktan çekip kapattım, bir yandan fotoğraflarını ve videolarını çekerken... Eskiden bildiğim incelikleri unutmuş olmalıyım ki, o zamankiler gibi kolay olmadı, ama sonunda o “çıt” sesini duyduğumda ışık kapandı.

İp bağlı elektrik düğmesinin ne anlama geldiğini anlayacak yalnızca üç kişiydik ve ikimiz hayattaydık. Bu yaz çektiğim fotoğrafı Aysel’e gönderdim, o da anımsadı. O üç kardeşin çocukluk yıllarından bir anısının yeniden canlandırılmış fotoğrafıydı.

 
Toplam blog
: 1735
: 2429
Kayıt tarihi
: 22.09.06
 
 

27 Mart 1959'da İnebolu Yeşilöz Köyünde doğdum. Yeşilöz Köyü İlkokulu, Yeniyol İlkokulu, İnebolu ..