Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ocak '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bir çay kaşığı pirinçte kaç tane vardır?

Bir çay kaşığı pirinçte kaç tane vardır?
 

Bir çay kaşığı pirinçte kaç tane olduğunu sorunca küçük sayılar yanıt olarak gelir ve gerçek sayı söylendiğinde yüksek olduğu düşünülüp itiraz edilir.

İki yıl önce Ankara’da evde birimizin aklına geldi ve bir çay kaşığı pirinç sehpanın üzerine döküp saymaya başlayınca ben de kendi yöntemimi kullandım. Fotoğrafını çektim, bir resim programında açıp üzerine renkli işaretler koyarak saydım. İkimiz de 200 dolayında bulmuştuk. Bugün o fotoğraflara rastlayınca 200 sayısı aklıma gelse de emin olamadım ve o gün kullandığım yöntemle saydım. Yirmi tanede bir rengi değiştirerek işaret koydum ve 211 pirinç tanesi çıktı.

Bir keresinde sorulan soru hep gördüğümüz Atatürk heykeliyle ilgiliydi. “Ulus’taki Atatürk heykelindeki atın hangi ayağı yukarıda” sorusunun üç farklı yanıtı gelmişti. Sağ, sol ve iki ön ayağı... Oysa o heykeli yüzlerce kez görmüştük. Babam üşenmemiş, gitmiş fotoğrafını çekmiş, bastırtmış gelmiş. O zamanlar dijital fotoğraf yoktu. Fotoğrafı görünce hepimiz yanıldığımızı anlamıştık. Atın dört ayağı da yerdeydi.

Telefonla amcamın bir sorusunun yanıtını aramıştık: “Felek ne demek?” Sonunda kayıkları denize çekmek için altlarına konulan tahtaların felek olduğu söylenmişti, doğru muydu, hala bilmiyorum.

Bizim köyün karşı yamacından İnebolu-Kastamonu yolu geçer. Oradan arabalar geçerken babaannemle babam iddiaya girmişler. Kırklı yıllar, babam daha çocukmuş. Babaannem şoför direksiyonu çevirince arabanın gittiğini söylemiş, babam içinde motor olduğunu. Henüz hiç arabaya binmemişler ki...

Seksenli yıllardı, hergün akşama doğru deniz kıyısındaki çay bahçesine giderdik. Mutlaka yanımızda çekirdeğimiz olur, onu yerdik. Garson isteklerimiz sormaya geldiğinde, önce masanın üzerindeki çekirdekleri çöpe atar, elindeki temizlik beziyle masayı siler ve sonra siparişlerimizi alırdı. Günlerce hep aynısı olunca o gün yeni gelen Muharrem’e “böyle böyle olacak” dedim, inanmadı ve iddiaya girdik. Kaybeden ilerdeki sandala kadar koşup gelecekti. Şimdi eski fotoğraf albümlerime baktığımda kendi fotoğrafımı görüyorum, koşarak o sandaldan dönerken...

İki yıl önce bir film seyretmiştim: Cesaretin var mı aşka. Bir gün bilgisayarımda bir alışveriş sitesinden bu filmin DVD’sinin olduğu sayfa açıktı, ekrana yapıştırılmış bir post-it üzerine bu filmi seyretmem önerilmişti. Sinema konusundaki önerilerine hep güvendiğim bir arkadaşın tercihiydi. Seyrettiğimde, yaşamın iddialarla nasıl güzelleştiğini görmüş ve filmi çok sevmiştim.

 
Toplam blog
: 1735
: 2429
Kayıt tarihi
: 22.09.06
 
 

27 Mart 1959'da İnebolu Yeşilöz Köyünde doğdum. Yeşilöz Köyü İlkokulu, Yeniyol İlkokulu, İnebolu ..