Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mart '10

 
Kategori
Sosyoloji
 

Bugün 18 Mart

Bugün 18 Mart
 

Gelibolu Yarımadası'ndaki Anıt Yazı (canakkalekutup.gov.tr)


DÜVEL-İ MUAZZAMA'nın ÇANAKKALE BOĞAZI ile GELİBOLU YARIMADASI çevresinde yenildiği bir sürecin 95'nci yıldönümü bugün.

Âlem Şumûl OSMANLI DEVLETİMİZİ yıkarak ALMANLAR'ın saldırıları karşısında can çekişen ÇARLIK RUSYASI'na yardıma koşan BATILI BİRLEŞİK GÜÇLER 19 Şubat 1915 sabahı Çanakkale Boğazı'nın çevresindeki bütün askeri alanları ve TORYALILAR'dan emanet olarak aldığımız ÇANAKKALE şehrimizi yerle bir etmeye kalkışırlar. Bunda başarılı da olurlar: Çanakkale'deki evlerin çoğu atılan bombalar ile yerle bir olur. Asya ve Avrupa kayasındaki bütün ''müstahkem mevkiiler'' (koruganlar, kaleler, kışlalar, karakollar, topçu mevzileri) de denizden atılan güçlü top gülleleri ile yele bir edilir.

Bu alanları iki yıl üst üste tek tek gezdiğim için biliyorum: ALMANYA'dan alınmış olan dev toplar bulundukları yerlerde bir süre sonra susmak zorunda kalırlar. Ancak yine de MÜTTEFİK KUVVETLER'e ait donanmalar aralarındaki sen ben çekişmesi yanında, kendilerini üstün görmenin de vermiş olduğu bir böbürlenme ile: Az sonra geçer gideriz. Bize dayanamazlar. İSTANBUL da bizim olur, diyerek bombalamaya başladıklarında her şey istedikleri gibi gitmekte iken umulmadık bazı durumlar ortaya çıkmaya başlar. Çünkü OSMANLI Kara Kuvvetleri gibi OSMANLI Deniz Kuvvetleri de bu saldırıya karşı kendince hazırlanmış ve saldırgan düşmanı zayıf yerlerinden vurmayı tasarlamıştır.

İşte bu çerçevede Fatih Sultan MEHMET günlerinden beri tahkim olunan ÇANAKKALE BOĞAZI çevresinde Saldırgan Güçler'in üstünlüklerine de bağlı olarak alabildiğine bir şiddet içinde devam eden denizden karaya, karadan denize yapılan çarpışmalar 8 Mart 1915 sabahı OSMANLILAR'ın lehine dönmeye başlar. Çünkü o sabah; her ne hikmet ise(!) artık günümüzde ''bir parti olarak'' hiç de sevilmeyen İTTİHAT ve TERAKKİ PARTİSİ'nin çok değerli üyelerinden biri olan ALBAY CEVAT Bey komutasındaki NUSRAT Mayın Gemisi'nin yiğit leventleri canla başla çalışarak sabah kadar Boğaz'ın en geniş yerlerine yirmi altı Alman Mayını döşerler. Böylece Birleşik Donnama'nın dev savaş gemileri ya tek tak batarlar ya da yaralı olarak kaçıp giderler. Bu olaydan sonra ki bana göre çok önceden hatta bir görüşe göre 1800'lerin başından beri yapılan bazı planlara göre; parçalanmak istenen OSMANLI DEVLETİ ni artık bir an önce yıkmak isteyen DÜVEL-İ MUAZZAMA büyük bir azim ve kararlılık ile denizden çakilse de GELİBOLU Yarımadası üzerinden geçerek İSTANBUL'u almak istenmektedir. Gerçi yaklaşık dört yıl içerisinde YEMEN, SARIKAMIŞ, SÜVEYŞ KANALI, FİLİSTİN, IRAK ve SURİYE Cephelerimizin dahili ve harici saldırılar ile çökmesi üzerine yine asıl hedefleri olan İSTANBUL'a gelip oturular!

Konu uzun... Bildiğiniz gibi ALMAN General Liman Von SANDERS'in 5. Ordu Komutanlığı emrindeki dirayetki komutanları ile Binbaşı Mustafa KEMAL Bey komutasındaki mehmetçiklerin azimli ve kararlı direnişlerine de bağlı olarak Gelibolu Yarımadası'na dört bir yandan saldıran FRANSIZ, İNGİLİZ ve ANZAK(Avustralya Yeni Zelanda) Kuvvetleri bütün üstünlüklerine rağmen her yerde Kara Savaşları'nda da yenilirler. İşte bu çerçevede başta KASTAMONU olmak üzere ülkemizin pek çok şehrinden şehitlerimizin, bulunabildiği kadar, pek çok mezarı vardır o topraklarda. Belgesel çekimlerim sırasında BATUM, KERKÜK, MUSUL, BAKÜ, HALEP yazılı mezar taşlarını da görmüştüm GELİBOLU'da...ANZAK Koyu kıyılarında Cezayirliler de vardı.

Geçtiğimiz yıllarda da 18 MART TÖRENLERİ için geldiğinin bildiğim AZERBAYCANLILAR gibi bugün de ÇANAKKALE'ye gelmiş olan AZERBAYCAN Heyeti Başkanı İSMAİL AGAYEV konuşuyor da İçişleri Bakanı BEŞİR ATALAY Çanakkle'deki törenler sırasında DÜVEL-İ MUAZZAMA'nın OSMANLI ORDULARI'nca önce DENİZ'de sonra da KARA'da yenilmesi sonucu kazanmış olduğumuz bu zafer için, nasıl olur da iki çift söz söyleyemez; ç o k şaşırdım.

Ayrıca her yıl 24 NİSAN'da kendilerince ŞAFAK HAREKÂTI adı verdikleri denizden yapılan çıkartma nedeni ile ANZAK GÜÇLERİ anısına yapılan nice etkinlikler ile deniz kıyısına inşa edilen bazı müştemilatlar da göz önüne alındığında AZERBAYCAN HEYETİ'nin çok yerindeki ''bir levha koymak'' istekleri neden dolaylı olarak engellenmek istenir? Kaldı ki GELİBOLU Yarımadası İNGİLİZ, FRANSIZ ve ANZAK GÜÇLERİ'nin birbirinden bağımsız nice MEZAR YERLERİ ile ANITLARI bakımından da geçmişte neler yaşanmış olduğunun en önemli göstergeleri olarak gözler önündedir.

TARİH apaçık ortada olmalı ki herkes gerçekleri çok açık bir biçimde görebilsin ve anlayabilsin. Ayrıca bizim için çok KUTSAL OLAN O TOPRAKLAR düşmanlarımız için de kendilerince KUTSAL'dır. Bu duygu ve düşünceleri onların çocuklarından da torunlarından da esirgenemez. Bu konuda ANAFARTALAR ve ARIBURNU SAVUNMALARI nedeni ile OSMANLI GENEL KURMAYI tarafından ''GAZİLİK'' ünvanı(berâtı) ile şereflendirilmiş olan GAZİ MUSTAFA KEMAL'in hepimiz için O KUTSAL TOPRAKLAR'da her şeye rağmen yiğitçe çarpışarak ölmüş olan ANZAKLAR için 1934'te söz konusu merasimler için yola çıkacak olan TÜRK HEYETİ'ne yazdırmış olduğu sözler GELİBOLU Yarımadası'da ANZAK KOYU olarak da adlandırılan yerdeki yazılı taş anıt TÜRKÇE ve İNGİLİZCE olarak bütün insanlığa, savaşların çok daha değişik yönlerini de göstermesi bakımından içinde yüksek değerler taşımaktadır, bence.

Bu bakımdan Necmettin Halil ONAN tarafından yazılan:

''Dur yolcu, bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir!''
şiiri ile Mehmet Akif ERSOY'un ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE adılı şiirinden başka bu konuda yazılmış olan nice şiirlere ek olarak ''GAZİ'' Mustafa KEMAL'in
çok anlamlı sözlerini birlikte okuyalım:

"Bu memlekette kanlarını döken kahramanlar;

Burada bir dost ülkenin topraklarındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Siz Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar: Göz yaşlarınızı dindiriniz.

Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu topraklarda canlarını verdikten sonra artık bizim de evlatlarımız olmuşlardır."<ı>

KUTSAL VATAN TOPRAKLARI için ölen şehitlerimiz ile gazilerimize A L L A H' tan rahmet ve mağrifet dilerim. Nur içinde yatsınlar. İnşallah gerekmedikçe bir daha ''savaş'' adlı süreci yaşamayız.

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..