‘’Daha yalnız olunabilirdi Yalnızlık olmasaydı…’’ (Alıntı) Düş kalıntıları, sevgili: aşkın da kisvesi içine saklandığım karanlık hücre ve de hicabın hicabı düşmezken yakam..
Bir düşü sonlandırma istemim hani tam da r/eşit olacakken acılarım… Günü kurtarmak da değil hani kaygılarımın dibinin tuttuğu belki de ölümü dillendirip de ölüme dair bir eklenti ..
İklimin kanatlarında baş veren rüzgâra tutunmak ve devşirmek günü, geceden medet uman diğer yarım, asası ömrün elbet kapı duvar bir aşkın methiyeleri illa ki yüzükoyun seriliyor yere. ..
Bir yansımanın başşehrisin, sen karanlık bense bir hipotezi çürütme kaygısıyla sonlandırıyorum varlığımı. Haşmetli bir sözcük diliyorum dilemmasında evrenin, katlar çıkacağım büyü..
Düş birikintileri… Hayır, hayır, basamam hiç birine hem sözcükler değil mi külfet doğuran? Yeminliydim oysa susmaya seni sevmezden önce sonra şadırvana düştü yol..
Muhalif ve tanrısal bir vaaz ve işte iklim dikiyor kopuk düğmelerini az sonra göğe yüklenecek batarya ile mevsimsel bir ivme saf tutacak, acıyan yerlerini rahmetiyle sararken mutlak bir de coşku hâ..
‘’Kendimin celladıyım.’’ (Alıntı) Çalıntı olmamalı hiçbir sözcük yine de mealini alıntı olarak tasavvur ediyoruz belki de bir ömrün çalıntı olduğuna dair de bir kabulleniş hele ki..
Ölümü mimleyen bir yakarışın dış sesiyim: mazlum gölgelerin yaratıcısı ve aymazlığında sitemlerin, bir düş zincirine bir yeni halka daha ekliyorum. Aklımın mavisinde yaslı satırlar var bir o kadar ..
Anlamsızlığa anlam yükleyen beyhude arayışın yörüngesindeki istirhamı ve söz öbekleri cahilce bir c/esaret ile biçimleniyor. Irkı var ya da yok sözcüklerin lakin katıksız rahmeti ile özet geçtiğim ..
Mavi bulut… Taksiratımı affet Rabbim ve sağa dönmeden solumda saklı tuttuklarımı koru. Aşka dair bir seçimse ellerim yapış yapış az evvel bitti pamuk şekerim ve ..
Yazmaya gönülden sevdalı, kendini her daim geliştirmeye çalışan, öğrenci ruhlu biriyim. Mesleğim ..