''Bilir misin, bir deli bir keskin arzuyla, bir anda imha eder tüm şizofrenik hatıraları.'' Serap ERSOY Ruhum Güneşten ..
Esrarengiz karanlığını Shamrain yarıyordur şimdi. Bir uzak seyrediyordur, bir sevda bozuyordur belki de yüreğinde. Çoktan kapatmıştır sesini, sessizliğini açmıştır geceye. Sustuğunu yaşıyordur, sus..
Hazandan mektup var Saçmalamış yine Ne varsa saçmış ortalığa Kaç yaprak varsa dökmüş şehirde ''Ah o akşam sefaları'' demiş arada bir Geveliyor Diyeceği var belli..
''Çok uzak gidecektin bu defa. Sırtlayacaktın yılları çökecekti ruhun. Mazin hazırdı bir önceki akşamdan, buruşmuş sevdaların yüreğinde darmadağın. Gardıroptaki siyah askılar çıplak kalmış...
'' İnkar etmiyorum tahammül edilemeyecek kadar şımarmıştım o yıl, güneş bencilliğini bırakıp yeryüzüne ısısını sunmaya başladığında. Nasıl anlamsız yarışmıştım çiçeklerle, nasıl utanmıştım çalarken..
Seni sevmekten dönüyorum Ya da sendeyim hâlâ Belki de düşsel şeffaf bir tuzakta Bilmiyorum, Sözün özünü bulamam bağlaçlarım uzatır Gönlümün özü aleni ..
Ses mi vermeli, renk mi acaba? Göz göze gelip hesaplaşmalı mı, açık ara sevişmeli mi nefretiyle? Aslan gibi kükreyip pusturmalı mı doğasını, yoksa pembenin bir kaç tonuyla almalı mı aklını? Yani ha..
O şiir dilimde kaldı, gitme dercesine elim havada... Çığlığım içimde kahırlı... Gurur savaşçı kaldı, sevdamın adı yalancı... Dahası, ''su akar yatağını bulur'' da, aynı kader alnımda, her yeni güne..
''Neden mi dönüp bakıyorum zaman zaman arkama? Bir çiçek ezmişimdir belki, belki de bir tohum ekmişimdir farkında olmadan. Ne bileyim, pamuk şeker çalmışımdır örneğin bir küçüğün ellerinden..
''Geceyi seviyorsun ve yıldızları. Keşke şampanya tadında içmeyi başarabilseydin şarabı. Gerçekler gömüyorsun geçmiş zamana. Oysa ağacın kökü gizlense de dipdiri yaşıyor kendi toprağında. ..