Yolum düştükçe uğradığım bir çorbacı var, kelle paçası güzel hakikaten, nerden buluyorsa her mevsim yeşil acı biber süslüyor masaları. Laf aramızda seviyorum mekan sahiplerini pohpohlamayı,..
Balkonun köşesinde sessiz sedasız durmasına alıştığımız bodur mandalina tam çiçek açmaya başlamıştı ki yaprakları döküldü! Necat ağabeyi arasam durumu anlatsam, bir mandalina ağacına bakamadın be k..
Kuytu, gölge ve gözüme kestirdiğim en tenha masaya bırakıyorum bedenimi. Ferdi'yle lafladım az önce, boncuktan anahtarlıklar yapmış oğlu, satarsa bayram harçlığı olacak.Gömleği terden sırtı..
Mor, kırmızı ve beyazarasında geçen, yazın gelsem mi gelmesem mi diye kendini naza çektiği, sabahları evden çıkarken ne giyeceğimi bilmediğim, uzun kollu giyip, parmak arası terliklere özendiğim, h..
Rahmetli Erdal Amcanın söylediğine geliyor; çok anlatmam gerektiğinde susuyorum, sebep; sahiplenmeyi bekleyen okyanus da olsa testisi kadar herkes, kişi gücü kadar atabiliyor taşı, rekorlar adamın..
Bağ yapraklarının, asmaların, sazlıkların kırlangıçların ve cümle börtü böceğin arasında uzanan gönlü geniş patika nihayetinde denize kavuşuyor, sabahın erken saatleri, çiğ kalkmamış, kasaba uyanma..
Taş beni bilir, ben taşı bilirim. Yosuna, midyeye kesmiş, arsız martıların tüneği, nasıl bıraktımsa öyle bekler, anlatmaz ki, dinleyeyim, susar, içine atar sanki de, gıkı çıkmaz! Yı..
Pantolonumun paçalarını sıvadım, ayakkabılarım elimde,ıssız sahil uçsuz bucaksız. Güneşli bir gün... Yok yok mevsimlerden bahar, aylardan mayıs, daha güneşli bir gün! Aklını..
Kum saatinin göbeğinde tamda geçmişle geleceğin ortasında buluverirsin kendini... Aşağısı uçurum. Yukarısı bilinmezlik! Gölgesine sığınırsın zamanın, acıyan, kanayan yerleri..
Barakanın önüne yapılmış derme çatma sundurmada oturuyorum, ayaklarım çıplak. Eski, dik durmakta zorluk çeken masayı didikleyen tahta kurularından başka ses yok, yıldızsız gece, orman ve k..